top of page
  • Yazarın fotoğrafıBODRUMDergi

Geleceğin Tehlikesi Küresel Bencillik

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Yönetim Üst Kurulu Başkanı Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, geleceğin tehlikesinin nükleer silah değil, küresel bencillik olduğunu belirterek “Bunun sonucu da yalnızlık. İnsanlığı ve gelecek kuşakları bekleyen yalnızlığı vurgulamamız ve bununla ilgili bazı şeyler yapmamız çok önemli” dedi.



Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, dijitalleşme ve yalnızlık arasında ciddi bir şekilde sebep sonuç ilişkisi olduğunu belirterek şunları söyledi:

“Dijitalleşme arttıkça yalnızlık da artıyor. Dijitalleşme şu anda ciddi bir küresel gerçek. Bu küresel gerçeğe karşı bizim, yalnızlaşma olmadan nasıl bir çıkış yolu bulabiliriz diye düşünmemiz gerekiyor. Hep sosyal medya deniyor ama dijital medya aslında sanal medya. Hiçbir sosyallik yok ki orada, dijital bir iletişim var. Konuşma yok, sohbet yok, fiziksel bir temas yok, yakınlık yok, içtenlik yok, samimiyet yok. 2000’li yıllardan sonra dijital dönüşümler yaşandı. 1993‘te ilk kez internet kullanılmaya başlandı. 2000’lerin ortalarında da dijitalleşme artık kişinin kendini yeni ifade ettiği bir iletişim alanı hâline geldi. Burada dijitalleşme ile yalnızlık arasındaki ilişkiye yeni boyut kazandıracak bir şey var. 2018’de Davos’ta konuşuldu ve küresel değişimlerin sinyali verildi. Orada dijital kontrol alt yapısı oluşturulup ilan edildi. Hatta orada bir itiraz sesi de yükseldi. Harari, ‘Dünyada dijital diktatörlüğe gidiliyor. Özgür olan son nesiliz’ dedi. Bu haklı bir yansıma da aldı.



Yeni Tanrı yapay zekâ kavramı konuşuldu

Tanrı nedir? Her şeye gücü yeten, her şeyi kontrol eden, her şeye güç veren. Burada da en büyük güç anlamında kullanıldı ve yapay zekâya böyle bir anlam yüklendi. ‘Zihinlerimiz, beyinlerimiz hacklenebilir’ denildi ki doğru. Çeşitli dalgalar kullanıyoruz. Manyetik uyarıları ve radyo frekanslarının hayvanlara etki ettiğini ve değiştirdiğini gösteren çalışmalar var. Bu alandaki çalışmalar devam ediyor. Özellikle beyin hastalıkları alanında önemli çalışmalar yapılıyor.


Metaverse, sanal evrende üç boyutlu kimliğimiz olacak

Metaverse denilen yeni bir kavram konuşuluyor artık. Metaverse derken evren üstü denilmek isteniyor. Şu anda sanal evren planı var. Sanal evrende çevrimiçi oyunlar var ve artırılmış gerçeklik kullanılıyor. Bu evrende özel bir gözlükle dijital paralarla alışveriş yapılacak. Finansal sistem ve sanal evren oluşturulacak. Birbirinden bağımsız mecralar her biri. Mesela bizim sosyal medyada bir kimliğimiz var. Oradaki kimlik artık üç boyutlu olacak. O kimlikle artık sanal evrene girip sokaklarda dolaşacaksınız. Alışveriş yapacaksınız, orada kripto paralar kullanılacak. Gerçek dünyanın davranışını, arttırılmış gerçekle, teknolojiyle orada yaşayacağız. Blockchain’le bütün bilgiler kayıt altına alınacak. Veri tabanı oluşturuluyor. Her şey kayıt altına alınacak ve o dünyada dijital varlıklar oluşacak. İnsan o evrene girecek, hiçbir iş yapmadan gezecek ve eğlenecek. Tüm bunlar sanal evrende yaşanacak.


Dünyada ilk 10’dayız

Dünyada sosyal medyanın en çok kullanıldığı ülke Güney Kore. Ardından İngiltere geliyor. Biz de ilk ondayız dünyada. İnternet alt yapısını kullanmada ABD’den öndeyiz. Türkiye de kişi başına günde 7 saat kullanım var. Birçok konuyu orada çözmeye çalışıyoruz, orada yapıyoruz.


İnsanlığın gidişine bakıldığında zenginleşmeye rağmen aynı oranda mutluluk puanı artmıyor, hatta düşüyor. Bunun sebebi araştırıldığında Kaliforniya Sendromu ortaya çıkıyor. Sendrom en çok orada dikkat çektiği için oranın ismi verildi. Dört ana belirtisi var:


Birincisi Hedonizm yani zevkçilik. Bu çağın insanı ego ideali olarak, haz peşinde koşmayı yaşam felsefesi kabul ediyor. Fedakârlık yapmak, ülke için, vatan için fedakârlık yapmak önemsenmiyor. Bunun yerine kişi ben önemliyim diyor. Kimi zaman gözlemliyoruz. Amerika’da eğitim almış bazı psikolog arkadaşlar, evlilikte problem çıktığı zaman ‘Sen önemlisin, aile önemli değil, ayrıl’ tavsiyesinde bulunuyor. Aile demek, birlikte uzun bir yolculuğa çıkmak demektir. Uzun yolculuğa çıkan biri okyanusun ortasında ben gemiyi terk ediyorum diyebilir mi? Bu anlayış kendi çıkarları için yaşayan ve kendi zevklerini önemseyen bir insan tipini ortaya çıkardı. Kendi zevkini ego ideali seçen bir insanda benmerkezcilik ortaya çıkıyor. ‘Ben önemliyim aile önemli değil’ diyor. Böylece aile içi adalet olmuyor. Güçlünün dediği oluyor.


Yalnızlık ve mutsuzluk ortaya çıkıyor

Kaliforniya Sendromu’nun ikinci belirtisi benmerkezcilik, üçüncü belirtisi yalnızlık ve dördüncü belirtisi ise mutsuzluk. Zevki amaç edinen, sadece kendi çıkarını düşünen bir kimse eşi hasta olunca, ‘Dünyaya bir daha mı geleceğim’ diyerek evliliği bitiriyor. Çocuğu ergenlikte sorun yaşamaya başlayınca ‘Sosyal Hizmetler Kurumu ilgilensin, ben 18 yaşından sonra karışmam’ diyor. Böyle durumlarda sosyal bağlar zayıflıyor. Mutsuz insanlar çoğalıyor.



Geleceğin tehlikesi küresel bencillik

Mutsuzluk bir duygu ve ruh hâli, depresyon ise klinik bir durum. Mutsuzluk çok uzun sürdüğü zaman beyin kimyası bozuluyor ve depresyon oluyor. Klinik ve uzman yardımı gereken bir noktaya geliyor. Şiddet artıyor, suçlar artıyor, acımasızlık artıyor. Bütün bunlar sonucunda toplumsal barış, tehdit yaşıyor. Geleceğin tehlikesi nükleer silah değil, geleceği tehlikesi küresel bencillik. Bunun sonucu da yalnızlık. Metaverse sonrası sanal dünyaya girecek insan, evlenmeye ne gerek var ki diyecek, çalışmaya ne gerek var ki diyecek.


İnsanlığı bekleyen, gelecek kuşakları bekleyen yalnızlığı vurgulamamız, bununla ilgili bazı şeyler yapmamız çok önemli. Harikalar çağında yaşıyoruz bence. İyi ve güzeli biz anlatalım, adım atalım bunun karşısında iyi ve güzel değişiklikler olur.”

Comments


bottom of page