top of page
  • Yazarın fotoğrafıDr. Öğr. Üyesi Turhan Şalva

Şiddete Acil Müdahale Şart

Şiddet; bir toplumun eğitim, iletişim becerileri, gelir düzeyi, insani ve ahlaki değerleri ile yönetim biçimi ve hukuk sistemiyle doğrudan ilişkili bir sorundur. Bu sorunlardan bir veya birkaçının varlığı farklı boyutlarda ve türlerde şiddetin yaşanmasına neden olur. Tümünün bir arada olması ise çözümü giderek zorlaşan boyut ve türlerde şiddetle karşılaşmamızı sağlar. Şiddete yol açan unsurların her birini bu yazıda geniş olarak ele almamız imkânsız olsa da eğitim düzeyinin, temel sorunların çözümü için uzun yıllar sonrasını hedefleyerek derhal müdahale edilmesi çok önemlidir. Sağlık çalışanlarına yönelik şiddet üzerinden değerlendirme yaparsak, şiddetin taraflarını sağlık çalışanları ve hasta/hasta yakınları olarak tanımlayabiliriz.


Öncelikle şiddet olayında, şiddeti uygulayan ve şiddete maruz kalan tarafların niteliklerine kısaca göz atmak faydalı olacaktır. Hekimler, hasta ile en fazla iletişim kuran sağlık çalışanları arasındadır. Ayrıca yetkinlik ve sorumluluk açısından da en çok şiddete sebep gösterilen meslek grubudur. Hemşire, acil tıp teknisyeni vb. diğer sağlık meslek mensupları da etki altındadır. Yine sağlık yöneticileri, ambulans çalışanları ve şoförleri vb. bir şekilde şiddete maruz kalabilmektedir.


Şiddete maruz kalan tarafta hekim olmak nasıl bir şey kısaca bakalım. Başarılı ve istikbal vaad eden çocuklar ve aileleri çok prestijli ve kutsal olarak gördükleri bu mesleği kendilerine hedef olarak belirleyerek çok uzun ve yorucu bir yolculuğa başlarlar. Başarı için gerekli eğitim hayatına ait disiplinle yaşıtları ile aynı şartlarda büyümeden çocukluklarını, ergenlik ve gençlik dönemlerini çok yorucu ve stresli şekilde geçirirler. Elde ettikleri başarı aşaması hayatlarının hiçbir döneminde ulaşılması gereken nihai bir hedef olmaz. İlköğretim, lise, üniversite, uzmanlık, yan dal uzmanlık, üst uzmanlıklar, akademik çalışmalar ve unvanlar yaşam boyu hedefleri olur. Çoğu hekim, kamu hizmeti olan sağlık hizmetlerinde görevlerini yerine getirirken belki de bir sonraki hedeflerine gece gündüz çalışmaya devam ederler. Gün boyu çalışıp mesai bitiminde nöbete giren, sabah nöbet bitiminde yine mesaiye devam eden asistanlıkla başlayan mesleki sürecin bir döneminde ertesi sabah yine mesai ve nöbete gelmek de var. Üstelik ekonomik karşılığını alamadıkları insan üstü bir çaba harcayarak. Bir hekimin eğitim hayatının ortalama 18–30 yıl arasında değiştiğini söyleyebiliriz. Uzun süren eğitim hayatı sayesinde hekimlik becerisi yanında çoğu hekimin farklı alanlarda becerileri gelişmiştir. Entelektüel insanlar olarak yaşamlarını sürdürürler. Hani derler ya “Tıp Fakültesi’nden sadece hekim değil her türlü becerisi gelişmiş insanlar çıkar“ diye. Bu yorucu tempoda onların da dayanma sınırlarının zorlanmış olabileceğini, empati yeteneklerinin bazen kısıtlanmış olabileceğini tabii ki göz ardı etmiyoruz. Ama hekimlik aynı zamanda güçlü iletişim becerisi ve empati yeteneği de gerektirir.



Şiddete maruz kalan diğer sağlık çalışanları da hekimler kadar yoğun teorik eğitimler almasa bile kendi alanlarında çok yoğun beceri eğitimi almaktadırlar. Gözleri kapalı damara giren, sonda takabilen, acil müdahaleler yapabilen, bazı durumlarda hekim kadar güçlü becerilere sahip sağlık çalışanları, nitelikli bir eğitimin ardından meslek hayatlarına başlayıp en son pandemi döneminde görüldüğü gibi insan üstü çabalarla topluma hizmet etmektedirler.



Şiddeti uygulayan tarafa bakınca ise hastalar veya hasta yakınları ile karşılaşıyoruz. Eğitim-Sen’in Ülkemizde ortalama eğitim düzeyi 2019–2020 yılı raporuna göre Türkiye’de kişi başına ortalama eğitim süresi 9 yıl olarak belirtildi. Bir tarafta ortalaması 9 yıl olan eğitime sahip bir kitle, diğer tarafta yaşamı ortalama 24 yıl eğitimle geçen hekimler veya sağlık çalışanları.



Eğitim insanımıza; dinleme, anlama, yorum yapma, empati kurma, problem çözme, karşısındaki insana saygı gösterme, büyüklerine saygı, küçüklerine sevgi hisleri duyma, doğayı ve hayvanları sevme, doğru iletişim kurma gibi pek çok özellik kazandırır. Yeterli süre ve nitelikli eğitim veremediğimiz insanımızdan bu özelliklere sahip olmasını bekleyemeyiz. Ama bir toplumun huzur ve refahı için gerekli olan eğitim düzeyinin yükselmesi ihtiyacı, bilim ve teknoloji, kalkınma, sanayileşme gibi birçok alanda geri kalmamıza yol açarken şiddet gibi toplumsal sorunları da beraberinde getiriyor. Sağlık çalışanlarına yönelik şiddet olayları incelendiği zaman, birçok olayda da kitlesel şiddet olaylarına şahit oluyoruz. Bu şekilde şiddet olayları da genellikle toplumsal sorunların dışa vurumu olarak yaşanıyor. Futbol maçlarında yaşanan şiddete benzer tarzda kitleler hâlinde hastane basmalar, hekim ya da sağlık çalışanı dövmeler son zamanlarda sıkça yaşanıyor. Bu tür olaylar da tabii ki eğitim eksikliği yanında belki de başka sorunlarını açığa vuramayan kitlelerin bu yolla kendilerine deşarj olma arayışlarından kaynaklanıyor.



Gelir düzeyi açısından konuyu incelediğimizde, ben bugüne kadar yüksek gelir düzeyli kişiler tarafından sağlık çalışanlarına yönelik bir şiddet olayına rastlamadım. İstisnalar kaideyi bozmaz, belki vardır ama buradaki kastımız kişinin gelir düzeyi değil tabii. Ülkelerin milli geliri arttıkça eğitim, hukuk, kalkınma gibi birçok parametrede gelişme olur.


  • Zenginleşen ülkelerin sağlık sistemleri, insan hakları, adalet vb. birçok sorunu düşük gelirli ülkelere göre çözülmüş olacaktır.

  • Zenginleşme, toplumsal yaşamda çeşitlilikle beraber şiddete yol açan unsurları da çözecektir.

  • İnsanların adalete güvenmesi, adaletten korkması suça olan eğilimi azaltacaktır. Öncelikle şiddetin her türlüsünün bir hak değil suç olduğunu anlamalarını sağlayacaktır.

  • Sonuç olarak; ülkemizde başta sağlık çalışanlarına uygulanan şiddet olmak üzere, şiddetin her türlüsünü önlemenin temel yolu eğitim, adalet, yönetim gibi temel alanlarda yapılması gerekenleri bir an önce hayata geçirmektir. Hepsi birbiri ile doğrudan ilişkili bu alanlar arasında en zor olanı da eğitimdir.


Bugün yapılacak kalıcı, kapsamlı ve nitelikli eğitim sisteminin sonuçlarını en az 30 yıl sonra alabileceğimizi düşünürsek, işimizin zorluğunu daha iyi anlarız. Başta insan sevgisi olmak üzere sevginin her türlüsünün hakim olduğu günleri görmek dileğiyle.

Comentários


bottom of page