top of page
  • Yazarın fotoğrafıSeda Küçük

Çin Aslanı Latte

Bu sayıdaki konuklarımız Şehriban Aydın Türkoğlu ve onun 1 yaşındaki can dostu Latte... Latte, Türkiye’de Çin Aslanı olarak bilinen Chow chow ırkından. Bu cins; Çin, Tibet ve Moğolistan bölgelerinde çok eskiye dayanan tapınaklar için koruyucu köpek olarak tanınmış. Şehriban Hanım, “Latte’den önce hep eksikmiş gibi hissediyordum, şimdi tamamım” diyor.



Sahiplenme hikâyeniz nedir?

Kendimi bildim bileli kedilerle duygusal bir bağ içerisindeyim. Her şey bir kedi sahiplenme fikriyle başladı. Kendimi hazır hissettiğimde eşime bu isteğimden bahsettim. ‘Olur, sen nasıl istersen’ tarzı bir cümle duymayı beklerken ‘Kedi gibi bir köpek buldum çok seveceksin’ dedi. Daha önce hiç köpek besleme tecrübem olmamıştı. Açıkçası bu beni biraz korkuttu. Cinsi, özelliği, bakımı ile ilgili hiçbir fikrim yoktu. Korkum, Latte’yi görene kadar sürdü. İlk görüşte aşk dediklerinden. O günkü heyecanımı, onu beklemenin güzelliğini anlatamam. Tecrübesizdim ve oldukça zor bir karakteri sahiplenmiştim. Fakat tüm zorluklarına rağmen başardım, Latte ile aramda çok güzel bir bağ kurdum.



İlk karşılaşmanızda ne hissettiniz?

İnanılmaz mutluydum. Sanki çok uzun zaman önce tanışmış, birlikte vakit geçirmişiz gibi bir enerji vardı aramızda. Hiç yabancılık çekmedi. Hemen evin içerisinde yürümeye, oynamaya ve etrafı keşfetmeye çalıştı. Heyecanlı bir şekilde onu izliyor ve gözlemliyordum. Onun için en iyisini yapmak istiyordum. Eğitimini nasıl vereceğimi, nasıl davranacağımı hepsini tek tek araştırmaya başladım. Yapılması gereken çok iş vardı. İlk zamanlar bunu çok iyi algılayamamıştım ama onunla yaşadıkça tüm zorluklara değeceğini anladım. O günden beri de onun için hep en iyisini yapmaya çalıştım.


İsmini nasıl koydunuz, sizin için özel bir anlamı var mı?

Latte benim çok sevdiğim bir kahve çeşididir. Bu yüzden onu görür görmez “Latte” dedim. Bunda beyaz ve kahve ağırlıklı tüylerinin etkisi çok büyüktü. Aslında patileri beyaz, üst kısmı açık kahveydi büyüdükçe benek benek kahverengi tüyleri çıktı. Bu cinste pek görülmesi mümkün değilmiş bilenler gördüklerinde çok şaşırıyor. Büyüdükçe de ismini taşıdı diyebilirim.


Cinsi nedir, bu cinsin en belirgin özellikleri nedir?

Chow chow Türkiye’de Çin Aslanı olarak bilinen bir ırk. Çin, Tibet ve Moğolistan bölgelerinde çok eskiye dayanan tapınaklar için koruyucu köpek olarak tanınmış. En belirgin özelliği dillerinin mor ya da siyah olması. Latte’min damak ve yanakları mor, dili ise patileri gibi benekli. Beslenmelerine çok dikkat etmek gerekiyor. Balık proteinleri ile beslenmeli. Oldukça sensitive bir cilde sahip, egzama olmaya çok yatkınlar. Tüylerinin hava alması ve kaliteli görünmesi için günlük tarama yapıyorum. Ayrıca vitamin veriyorum ve ayda 2-3 kez Hindistan cevizi yağı bakımımız da oluyor. Mevsimi gelince çok tüy döküyor. Hatta o kadar çok tüy döküyor ki atmaya kıyamıyorum. Kuşlar yuva yapsın diye, tüylerini ağaçlara takıyorum. Gün aşırı gözlerini temizliyorum çünkü gözleri ile problem yaşama riski olabilirmiş. Haftada bir gün mutlaka dişlerini fırçalıyorum.



Nasıl iletişim kuruyorsunuz, isteklerini size nasıl anlatıyor?

Bol bol konuşuyorum onunla. Hoşlanmadığım bir şeyi yaptığında “Hayır sen böyle yapınca beni çok üzüyorsun,” diyorum ve bir sürede olsa, tekrar yapmıyor. İlk zamanlar taramama izin vermiyordu. ‘Bunu senin sağlığın için yapıyorum’ diye her gün konuştum onunla. Şimdi tarağını elimde görünce hemen koşuyor ve önüme yatıyor. İnanılmaz bir varlık. Gözleri ile konuşuyor, bakışları ile her şeye karşılık veriyor. Dışarı çıkacağım zaman üzgün, ödül veya elimde sevdiği bir şey varsa masum, mutlu bir bakışı var. Onu hissediyor ve anlıyorum. Oldukça akıllı, istedikten sonra her şeyi yapıyor.



Neden bir evcil hayvan sahiplenmek istediniz?

Sanırım ben tam bir sorumluk insanıyım. Bundan çok keyif alıyor ve kendimi çok mutlu hissediyorum. Latte’den önce hep eksikmiş gibi hissediyordum. Tüm hayvanlara bakmak, onlarla ilgilenmek, onlarla vakit geçirmek beni çok mutlu ediyor. Uzmanlara göre onlarla vakit geçirmenin insanlar üzerinde etkisi oldukça büyük. Yaşama pozitif bakmanıza neden oluyor, empati duygunuz gelişiyor ve stres dağıtmakta da oldukça profesyoneller. Şimdi Latte’den sonra ‘Neden şimdiye kadar kendimi bu duygudan mahrum bırakmışım’ diye soruyorum.


Karar vermeden önce evde bir hayvanla yaşamının nasıl bir şey olduğuna dair fikriniz var mıydı?

Çocukken sokakta gördüğüm kedileri alır eve getirir, yıkamaya, beslemeye, yatırmaya çalışırdım. Sokakta yaşamaya alışan kedi evde durur mu? Kaçıyorlardı! Balık, kedi, kuş, hamster bir sürü deneyimim oldu fakat köpeklerle ilgili tüm ilklerimi Latte’de yaşadım. Bambaşkaymış, tarifsiz. Daha çok sorumluluk istiyor, farklı bir bağ kuruyorsunuz. Ben geç kalmışım, öyle düşünüyorum. Onunla yaşadıkça öğrendim. Tek isteğim sağlıklı ve kaliteli bir ömrü olması. Bunun için elimden geleni yapacağım.


Latte’nin aileye katılmasından sonra hayatınız nasıl değişti?

Yaşam tarzımı değiştirdim diyebilirim. Bir kere evde tek başına uzun süre kalamıyor veya sizin aklınız hep onda kalıyor. Dolayısıyla iş saatleri dışında bol bol vakit geçirmek istiyorum. Keşke bizimle her yere rahatlıkla gelebilse ama ne mümkün! Tatil planını ona göre ayarlıyoruz. O gelemiyorsa biz de gitmiyoruz. Onunla gidebileceğimiz yerler tercih ediyoruz. Her sabah gün doğumunda uyanıyor, beni de uyandırıyor ve yürüyüşe çıkıyoruz. Yağmur, fırtına, soğuk demeden her gün sabah ve akşam olmak üzere iki defa yürüyüşe çıkıyoruz. Bundan ve onunla yaptığım birçok şeyden oldukça keyif alıyorum.



Bir evcil hayvana sahip olmanın olumlu ve olumsuz yanları nedir?

İşin içinde sevgi oldukça sanırım olumsuz hiçbir yanı olmuyor. Çokça sevgi ve sabır her zorluğu aşıyor kısacası. Olumlu yanı çok fazla. En güzeli de evde seni anlayan, seni karşılıksız seven bir dostun olması. Bu dost, aynı zamanda komik ve eğlenceli de. Günün bütün stresini alıp götürüyor, müthiş akıllı. Olumsuz yanını ben çok göremesem de tüm yaşam şekliniz değişiyor bunu göze almak gerekir. Yoksa mutsuz olursunuz.


Evcil hayvan sahiplenmek isteyenlere mesajınız nedir?

Çok iyi düşünüp karar vermek gerekiyor. Ben başta da dediğim gibi sürpriz bir şekilde tanıştım köpeğimle. Öyle olmasa ‘Belki bunu göze alamazdım’ diye düşündüğüm zamanlarda oldu. Şimdi bakıyorum da yapamayacağım, aşamayacağım hiçbir şey yok. Yeter ki sevgi olsun. Önceleri evde her yerde tüy görmeye tahammül edemiyorsunuz, sonra alışıyorsunuz. Evcil hayvan veya köpekten hoşlanmayan misafirlerde olacaktır. Kibarca, ‘Biz dışarıda görüşelim’ diyecek, yemek yerken sizi göz hapsine aldığı zaman asla duygusal bakmayacak, onun sağlığı için üzülerek de olsa hayır demeyi bileceksiniz. Hasta olsanız bile onu düzenli bir şekilde yürüyüşe çıkarmanız gerekecek. Tüm bunları göz önüne almak gerekiyor diye düşünüyorum.

Comments


bottom of page