Bir şehri düşlemekle başlar her şey. Önce hayali, sonra heyecanı süsler rüyalarınızı. Ansızın bir uçağın, otobüsün ya da trenin içinde bulursunuz kendinizi. İşte Riga’da masalımsı görünüşü, ilginç aktiviteleri ve zengin müzeleriyle sizi gerçekliğin sınırlarını zorlayacak bir heyecana davet ediyor.
Tarihçesi
Letonya’nın başkenti olan Riga, Baltık Denizi’ne şehrin ortasından geçen Daugava Nehri ile açılır. Baltık devletleri içinde en büyük şehir olmasının yanı sıra, önemli bir kültür, siyaset, eğitim, finans, ticaret ve endüstri merkezidir. Kuzey’in Paris’i olarak anılan Riga, Baltık devletlerinin en kozmopolitan şehridir. Ticari bir merkez olarak uzun bir tarihe sahiptir. Bu yansımalar, cadde ve meydanlarda açıkça görülmektedir.
Rigalıların ‘Bakımlı bir kadına’ benzettikleri şehir, farklı kültürlerin etkilerini de içinde barındırıyor. Şehrin ortasında yüzlerce çiçek tarlalarının bulunduğu Riga, UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası listesinde.
Yüz ölçümü 304 kilometrekare olan Riga’nın nüfusu 2017 verilerine göre 641 bin 423’tür. Avrupa Birliği üyesi olan şehrin para birimi Euro’dur. İklimi, ılık yazları ve soğuk kışlarıyla tipik Avrupa kara iklimi olarak tanımlanabilir. Karlı geçen kış mevsiminde gündüz ortalama sıcaklık -6 dereceden -25 dereceye kadar düşebiliyor. Yaz mevsiminde ise hava durumu ideal, 20-25 derece civarında. Sık olmasa da yağmur yağabiliyor.
Şehrin kuruluşu 12’inci yüzyıla kadar uzanır. 12’inci yüzyıl sonlarında liman şehri olan Riga’ya Alman ticaret gemilerinin uğramasıyla nüfus artmış ve önem kazanmıştır. 1201 yılı Riga’nın resmi kuruluş yılı olarak kabul edilir. Letonya’nın 1991’de Sovyetler Birliği’nden bağımsızlığını almasıyla Riga, bağımsız Letonya’nın başkenti olmuştur.
1201 yılında Albert of Bremen tarafından kurulan Riga, Daugava Nehri ile iki bölgeye ayrılmaktadır. Nehrin doğu yakasındaki Orta Çağ’dan kalma Eski Kent; 19 ve 20’inci yüzyıl mimarili binalar, 2 katlı müstakil evler, çok katlı Sovyet apartmanları ile çevrili. Berlin, Paris, Roma gibi şehirlere çok benzediği için Sovyet döneminde Batı Avrupa’da geçen bir çok film Riga’da çekilmiştir. Şehrin turistik yerleri ise Eski Kent ve Özgürlük Anıtı çevresinde toplanıyor. 2004 yılında Avrupa Birliğine kabul edildiğinden Riga’ya girebilmek için Schengen Vizesi gerekmektedir. Riga, korunan tarihi ve Orta Çağ’dan kalma mistik havasıyla tam bir masal diyarıdır.
Aktiviteler
Riga gezilecek yerler bakımından oldukça zengin bir yapıya sahip. Yüksek kuleli kiliseleri, anıtlar, eski kent, turistik yerler ve kafeler Riga’da gezilecek yerler arasında öne çıkıyor. Şehrin en uzun caddesi Brivibas Bulvarı. Şehir de zaten bu bulvarın etrafında büyümüş. Üstelik Riga’da yürüyerek gezmek de mümkün, merkezden çok uzaklaşmazsanız otobüs veya taksiye ihtiyacınız yok. İşte Riga’nın yumuşak dokusu, tarihi kokusu içinde yer alan yapılardan bazıları.
House of Blackheads
Eskiden tüccarlar loncası olan bina bugün ilginç bir müze. Binanın bodrum katında bir şarap mahzeni ve ticaretle ilgili sergiler, üst katlarında büyük balo salonları bulunmakta.
Güneş Müzesi
Müze, güneş mitolojisinin tarihini ve Letonya kültürü içerisindeki yeri anlatıyor.
St. John Kilisesi
Mihrabı Rönesans döneminden olan kilisenin içinde Hz. İsa’nın ölümü, göğe yükselişi ve yeniden dirilişini tasvir eden resimler bulunmakta. Jana Caddesi’nde yer alan St. John’s Church’un tavanı Gotik dönemden ve 5 ayrı bölümden oluşuyor. İçinde dev bir org bulunan kilise 13’üncü yüzyıldan kalma.
The House of the Black Cat
Bina, çatısındaki iki kara kedi heykeliyle ünlü. Rivayete göre loncaya kabul edilmeyen bir tüccar bu evi inşa ettirip kedi heykellerini kuyrukları loncaya (Big Guild) bakacak şekilde konumlandırarak kuruluşu küçümsediğini vurgulamıştır.
St. Peter Kilisesi
St. Peter’s Church, Riga’nın en eski kilisesi. 1209 yılında inşa edilen Skarnu Caddesi’ndeki kilise, kulesine Pazartesi günleri hariç çıkıp tüm kenti görebilirsiniz.
Riga Kalesi
Rigas Pils adlı kale Eski Kent’in kuzeyinde yer almakta. İçerisinde Letonya Ulusal Tarih Müzesi, Yabancı Sanat Müzesi var.
Özgürlük Anıtı
Özgürlük Anıtı Letonya’nın ilk bağımsızlık döneminde dikildi. Tepesinde üç yıldız taşıyan kadın, Letonya’nın üç bölgesini kucaklayan özgürlüğü simgeliyor. Anıt, Riga’ya gelen turistlerin fotoğraf çektirmek için en çok tercih ettikleri yer olma özelliğini de taşıyor.
Açık Hava Müzesi
Letonya’ya gelip de mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri de Açık Hava Müzesi. Riga şehrinin hemen çıkışında, Yugla Gölü’nün kıyısında yer almaktadır. Birbirinden farklı kültürel yapılara sahip dört bölgeden (Kurzeme, Litzeme, Latgale ve Zemgale) meydana gelen Letonya’nın 4 bin 500 yıllık tarihini gözler önüne seren Letonya Etnografya Açık Hava Müzesi’nde, Orta Çağ döneminden kalma kıyafetler, eşyalar ve çeşitli aletler sergileniyor. Senenin belirli dönemlerinde açık olan müze, ziyaretçilerden büyük ilgi görmekte. 118 farklı yapının bulunduğu ve 80 hektar üzerine kurulu olan müzeyi her yıl yüz binlerce turist geziyor.
Riga’ya yolunuz düşerse ve zamanınızda varsa bu çılgın etkinliklere mutlaka katılın. Böylelikle hem spor yapmanın keyfini hem de farklı bir deneyimi yaşayabilirsiniz.
Yarış Kızağı
Letonya Olimpik Takımı ile birlikte saatte 100 kilometre hızla profesyonel bir yarış kızağı sürmek ister misiniz? Cevabınız evetse Kasım’dan Mart’a kadar vaktiniz var.
Kano
Gauja Nehri’nde Temiz havanın ve adrenalin dolu dakikaların keyfini çıkarabileceğiniz kano gezileri yaz aylarının en sevilen aktivitelerinden biri.
Paintball
Eski Sovyet ordu üssünde paintball heyecanı yaşamak her insan için özel bir farklılığı oluşturacaktır.
Kayak
Şayet Riga’ya kışın gidecekseniz, muhteşem güzellikler yaşamanıza imkan tanıyacak olan kayak keyfini kaçırmayın. Riga’ya son derece yakın olan kayak merkezlerinde kış tatilinizin keyfini çıkarabilirsiniz.
Kurumuş Zeytin Dallarıyla Masaj
Gezerken yorulduysanız eğer, saunaya girmek ve masaj yaptırmak için en iyi adreslerden biri Riga’ya 50 kilometre uzaklıktaki Sigulda kasabasındaki Maurini Konuk Evi. Ormanın içine yapılmış ahşap binanın dışındaki sıcak su havuzu ve saunada yıldızları seyrederken ruhunuzu ve bedeninizi dinlendirebilirsiniz. Sauna sonrası kurumuş zeytin dallarının hafif dokunuşuyla vücudunuza yapılan masaj ve sonrasında buz gibi bir gölde yüzmek tüm yorgunluğunuzu söküp alacaktır.
Mutfak
Riga’nın en az 800 yıllık bir yemek kültürü var. Zaten şehir Baltık Gastronomi Başkenti olarak da kabul ediliyor. Bu yüzden zengin bir mutafağa sahip.
Biesu Zupa | Pancar kullanılarak hazırlanan bir çorba çeşidi olan Biesu Zupa ana yemek öncesi içinizi ısıtacaktır.
Biezpiena Siers | Hamur işlerinde kullanılan bir lor çeşidi olan Biezpiena Siers‘i, bazı yöresel yemeklerde de görebilirsiniz. Hafif ve kokusuz bu peyniri, sabah kahvaltılarında da tüketebilirsiniz.
Griki | Bulgur pilavına benzeyen Griki, kara buğday kullanılarak yapılmakta. Yöresel tatlar denemekten keyif alanların rahatlıkla tercih edebileceği Griki’nin yanında tavuk ve et gibi çeşitli yiyecekler de tüketebilirsiniz.
Piragi | İçine soğan ve pastırma konularak yapılan Piragi bir çörek çeşidi. Karnınız acıkmaya başladığında atıştırmalık olarak tüketebileceğiniz bu hamur işini mutlaka deneyin.
Bezelye Çorbası | Leton halkı bezelyenin olduğu yemekleri oldukça seviyor. Bu nedenle bir çok yemeğin içinde bezelyeye rastlamanız mümkün. Yemek öncesi güzel bir başlangıç yapmak isteyenler tadına bakabilir.
Ulaşım
İstanbul’dan Riga’ya ve Riga’dan İstanbul’a her gün tek bir sefer bulunuyor. Uçuş yaklaşık 3 saat kadar sürüyor. Havaalanı ufak olduğu için kalabalık olmuyor. Pasaport kontrolünde bitmek bilmeyen kuyruklar yaşamıyorsunuz. Bavulunuzu alıp hemen çıkıyorsunuz. Narvesen’den (Ufak marketler zinciri) veya turist bürosundan tek yön otobüs bileti alabilirsiniz. Veya direk otobüs sürücüsüne ücret ödeyerek de yolculuk yapabilirsiniz. Otobüs veya minibüslerle şehir merkezine direkt gidebiliyorsunuz. Yaklaşık 15-20 dakika sürüyor.
Comments