Aile planlaması; ailelerin istedikleri sayıda, istedikleri zamanda ve sağlıklı aralıklarla, bakabilecekleri kadar çocuk sahibi olmalarıdır. Aile planlamasının amacı, çok ve sık gebelikleri önlemek, aşırı doğumların anne ve çocuk sağlığına olan olumsuz etkilerini gidermek, istenmeyen gebeliklerde tehlikeli yollarla yapılan düşükleri önlemek, ailelere gebelikten korunmanın modern ve tibbi yollarını öğreterek ana sağlığı ve çocuk sağlığı düzeyini yükseltmektir.
Doğal Aile Planlaması Yöntemleri
Sağlık Bakanlığının yaptığı çalışmaya göre, Türkiye’de kadınların yüzde 71’i modern veya geleneksel aile planlaması yöntemlerinden birini kullanıyor, yüzde 29’u ise hiçbir yöntem kullanmıyor. Bir korunma yöntemi kullananların ise yüzde 42,5’i modern yöntemlerden birini uyguluyor. Modern yöntemler arasında yüzde 4,7’si doğum kontrol hapları, yüzde 20,2’si rahimiçi araç (spiral), yüzde 10,8’i kondom, yüzde 5,7’si tüp ligasyonu, yüzde 1,1’i ise diğer yöntemleri tercih ediyor. Geleneksel yöntemlerden ise yüzde 26,4 ile geri çekme kullanılıyor. Türkiye’deki aile planlaması yöntemlerini kullanma prevalansları, hem toplam olarak hem de geleneksel veya modern yöntemler olarak Doğu Avrupa ülkeleri ile benzerlik gösteriyor. Yöntem dağılımına bakıldığında ise Türkiye’deki geri çekme yöntemini kullanma oranı, bölgedeki en yüksek değere sahip olmakla birlikte Doğu ve Güney Avrupa ülkelerinde de yaygın olarak kullanılıyor. Batı Avrupa’da hormonal yöntemler, Kuzey Avrupa’da ise cerrahi sterilizasyon yöntemleri daha yaygın olarak tercih ediliyor.
Takvim:
Kadının gebe kalabileceği günlerin hesaplanarak o günlerde cinsel ilişkide bulunulmaması şeklinde uygulanan bir yöntemdir. Kadının gebe kalabileceği günler yumurtalıklarından yumurtanın atıldığı ve canlı kaldığı süredir (12-24 saat). Spermler, üç gün boyunca genital kanalda bekleyebilir ve yumurtlama sonrası ilk 12-24 saatte döllenmesi gereken yumurta hücresine ulaşıp, onu dölleyerek gebeliği başlatabilirler. Dolayısıyla kadının gebeliğe en elverişli günleri yumurtlamanın olduğu gün ve bundan önceki üç gündür. Ancak her kadının âdet düzeni farklıdır ve yumurtlamanın ne zaman olacağı belli olmaz. Yumurtanın atılmasını; hastalık, ilaç kullanımı ve yüksek ateş gibi olaylar etkileyebilir. Bu yöntemle istemeden gebe kalan kadınlara çok sık rastlanmaktadır. Etkili bir yöntem değildir, bu nedenle bu günler içinde ya ilişkiden kaçınmak ya da tam koruyucu olmasa da prezervatif gibi gebeliği önleyecek bir yöntem kullanmak gerekir.
Geri Çekme:
Cinsel ilişki sırasında tam ejekulasyon (boşalma) anı geldiğinde erkeğin geri çekilerek “dışarıya boşalmasına” verilen isim ve gebelikten korunma yöntemidir. Türkiye’de çiftler arasında en sık kullanılan geleneksel korunma yöntemidir. Geri çekme yöntemi tüm doğum kontrol yöntemleri arasında en başarısız olanıdır. Başarısızlığın en önemli nedeni orgazm ve ejekülasyon anında geri çekmenin çoğu zaman zor olması, ejekülasyondan önce gelen sıvı içinde sperm bulunması ve ejekülatın vajina dışına bulaşması durumunda nadiren de olsa spermlerin içeri girip ilerleyerek döllenmeyi gerçekleştirmeleridir.
Emzirmenin Uzatılması:
Bu metod emzirme mekanizmasını kullanan bir korunma yöntemidir. Düzenli emzirme yapıldığı takdirde yumurtlama olasılığı düşüktür. Doğumdan sonraki ilk 6 ay içinde düzenli emzirme yapılırsa gebe kalma şansı yüzde 2 oranındadır. Sonraki 6 ay içinde ise eğer emzirmeye devam edilirse ilk 6 ay kadar olmasa da yine bir miktar koruma sağlayabilir.
Vajinal Duş:
Akıntı ya da diğer maddeleri temizlemek için vajina içini basınçlı su ya da başka bir sıvı ile yıkamak anlamına gelir. Bu yöntem için kullanılan çeşitli parfümlü materyaller ya da ilaçlar da mevcuttur. Birçok kadın cinsel ilişkiden sonra vajeni su ile yıkamanın gebeliği önlediğine inanır. Bu tamamen etkisiz bir yöntemdir. Çünkü erkeğin boşalması sırasında, spermler birkaç saniye içinde rahim içine geçebilirler. Vajinal duş bir doğum kontrol yöntemi değildir ve gebelikten korunmak amacıyla asla kullanılmamalıdır. Cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı da koruyucu değildir. Bu işlem, vajinanın kimyasal dengesini bozarak enfeksiyonlara daha eğilimli hâle gelmesine neden olur. Duş sırasında yeni mikroorganizmaların vajinaya girişine neden olabilir. Bu mikroplar; rahim ağzı, rahim ve tüplere ulaşarak ciddi enfeksiyonlara neden olabilirler.
Bariyer Yöntemleri
Spermisidler:
Vajinal köpükler, kremler ve fitiller sperme karşı fiziksel bir bariyer oluşturur ve bir spermisid genellikle nonoxynol-9 içerir. Bunlar diğer bariyer yöntemleri ile birlikte kullanılır ve her cinsel birleşme öncesi vajinaya yerleştirilir.
Kondom:
Kondom kullanımı, etkinliği çok daha az olan geri çekme dışında, geri dönüşü olan tek erkek korunma yöntemidir. Kondomlar aynı zamanda cinsel yoldan bulaşan hastalıkların riskini azaltır. Kondom penetrasyondan önce kullanılır. Ucu ejekulatı biriktirmek için 1 cm kadar sarkmalıdır. Her cinsel birleşmede yeni bir kondom kullanılmalıdır. Hatasız kullanımla bir yıldaki gebelik oranı yüzde 2’dir fakat uygun olmayan kullanımda bu oran yüzde 15-25 olabilir.
Diafram ve Servikal Kap:
Kubbe biçimli elastik çeperli serviksin üzerine yerleştirilebilen bir kauçuk kap olan diafram, sperme karşı kadınların kullandığı bir bariyerdir. Diaframlar 5 cm’den 10,5 cm’e kadar değişen çeşitli boyutlarda üretilir. Kullanmadan önce bir sağlık çalışanı tarafından rahatsızlık yaratmaması için jinekolojik muayene ile uygun diafram ölçüsü belirlenir. Doğumlardan sonra vajen boyutu değişebileceği için tekrar ölçü alınmalıdır. Diafram son cinsel birleşmeden sonra en az 8 saat yerinde kalmalıdır. Her birleşmeden önce diaframın kayma olasılığı göz önünde bulundurularak spermisidlerle kullanılmalıdır. İlk yılda gebelik oranları hatasız kullanımda yaklaşık yüzde 6 iken düzensiz kullanımlarda bu oran yüzde 16 olmaktadır. Serviks kepi diaframa benzer fakat daha küçük ve daha serttir. Birkaç boyu vardır. Serviks kepi 48 saat süresince yerinde kalabilir. Doğum yapmamış kadınlarda, gebelik oranları yüzde 10 civarında iken doğum yapmış kadınlarda güvenli biçimde yerleştirmek zor olduğu için başarısızlık olasığı artmaktadır.
Hormonal Yöntemler
Doğum Kontrol Hapları:
Doğum kontrol hapları, içerdikleri östrojen ve progesteron hormonu türevlerinin etkileriyle yumurtlama sürecini geçici olarak durduran ve bu şekilde gebeliği önleyen ilaçlardır. Ayrıca doğum kontrol haplarında bulunan progesteron türevi madde rahim iç tabakasını inceltir ve embriyonun yerleşmesine elverişsiz hâle getirir. Aynı madde rahim ağzı salgısını koyulaştırarak spermlerin geçişini zorlaştırır ve gebeliği engeller. Düzenli olarak kullanıldıklarında doğum kontrol haplarının koruyuculuk oranları yüzde 100’e yakındır ve gebelik çok nadiren oluşur.
Doğum Kontrol İğneleri:
Doğum kontrol iğneleri, üçer aylık ve birer aylık enjeksiyon şeklinde uygulanmak üzere iki ayrı şekilde bulunur ve ülkemizde ikisi de mevcuttur. Bu iki yöntem de güvenilirlikleri doğum kontrol hapları ve tüplerin bağlanmasıyla karşılaştırılacak kadar yüksektir ve aynen doğum kontrol hapları kullanımında olduğu gibi geri dönüşümlü olan korunma yöntemleridir. Üç aylık iğneler 12’şer haftalık aralıklarla, aylık iğneler ise 4’er haftalık aralıklarla kalçadan veya koldan kas içine enjekte edilerek uygulanırlar. Hem üç aylık hem de aylık iğnelerde ilk uygulama doktor kontrolleri yapıldıktan ve iğne uygulanmasına bir sakınca olmadığı belirlendikten sonra âdetin ilk 5 gününde gerçekleşir. Düşük veya kürtaj sonrasında ise ilk bir hafta içinde uygulanabilirler. Doğum sonrasında emzirmeyenlerde ilk üç hafta içinde, emzirenlerde ise ilk 3 ay içinde ilk enjeksiyon uygulanmış olmalıdır.
Deri Altı İmplantlar:
Cilt altı implantlar, kol içine takılan ve yalnızca progesteron içeren korunma yöntemleridir. Her gün belli miktarda progesteron salgılayarak 5 yıl kadar korunma sağlarlar. Koruma yüzdesi çok yüksektir ancak diğer progesteron içeren yöntemler gibi âdet kanamalarında düzensizlik, ödem, gerginlik, göğüslerde şişkinlik gibi bazı yan etkileri olabilir. Küçük de olsa bazen lokal anestezi gerektirebilen cerrahi bir işlemdir. Ayrıca çıkartılması için de benzer bir cerrahi işlem yapılır. Genellikle sol üst kolun iç kısmına yerleştirilir.
Acil Kontrasepsiyon:
İki şekilde uygulanabilir; yüksek dozlarda östrojen veya progesteron hormonu (ertesi gün hapları) verilmesi ve spiral takılması. Uygulamanın ilişkiden sonraki ilk 72 saat içinde yapılması gerekir. Ülkemizde yanlız progesteron hormonu içeren haplar mevcuttur. Yüksek doz östrojen veya progesteron ve spiral (RİA) muhtemel bir gebelik için hazırlanmış rahim iç tabakasının niteliklerini bozarak etki ederler. Muhtemel bir implantasyonu (döllenen yumurta hücresinin rahim içine yerleşmesi) engelleyerek etki etmeleri de mümkündür. Koruyuculuk oranı ilk saatlerde uygulandığı anda çok yüksektir ancak süre arttıkça oran düşer ve 72 saat sonrasında koruyuculuğu oldukça azalır. Acil kontrasepsiyon çok özel durumlarda uygulanması gereken bir yöntemdir ve alışkanlık hâline getirilmemelidir. Gerçekten istenmeyen ve oluşması durumunda sosyal ya da tıbbi problemler oluşturabilecek gebeliklerin önlenmesi için oldukça etkili bir yöntemdir. Ancak koruyuculuğun yüzde 100 olmadığını bilmek gerekir. Kullanılan hormon yüksek bir doz olduğundan bulantı ve kusma yapma olasılığı yüksektir. Bunun dışında ilk günlerde lekelenme tarzında kanama yapabilir.
Rahim İçi Araçlar
Rahim içi araç (RİA) veya halk arasında bilinen adıyla spiral polietilen (plastik) yapıya sahip, rahim içine sığacak büyüklükte tasarlanmış T şeklinde bir alettir. Plastik gövdenin etrafına bakır tel sarılıdır. Bazı RİA’larda bakır yerine progesteron hormonu eklenmiştir. RİA rahim içine yerleştirildiği andan itibaren burada yabancı bir madde olarak algılanır ve bölgede iltihabi bir reaksiyon oluşturur. Bu iltihabi reaksiyon rahim içine ulaşan spermlerin etkisiz hâle gelmesini sağlar ve gebelik önlenir. Yumurtlama süreci devam eder. RİA’nın koruyuculuğu, takıldığı anda başlar ve çıkarıldığında kısa sürede biter. RİA’ların koruyuculuk oranı oldukça yüksektir. Çoğunun en az 5 yıl koruyuculuğu vardır.
Hormonlu RİA:
Progesteron hormonu içeren RİA’lar son yıllarda ülkemizde de kullanılmaya başlanmıştır. Bu RİA’ların bakırlı olanlardan en önemli farkı, kanama miktarını ve âdet sancısını azaltmalarıdır ve bazı durumlarda yalnızca bu özelliklerinden faydalanmak için takılırlar. Hormonlu RİA’lar spermler üzerine olan etkilerine ek olarak folikül gelişimi ve yumurtlama sürecini de kısmen engellerler. Rahim ağzı tıkacı hormon etkisiyle kalınlaştığından buradan rahim içine sperm ve bakterilerin girişini engellerler. Bu son etki pelvik enfeksiyon gelişme riskini de azaltır. Gebelikten korunma yanında hormonlu RİA’lar bazen uzun süreli progesteron tedavisi gereken durumlarda da kullanılabilirler.
Sterilizasyon Yöntemleri
Tüplerin Bağlanması:
Tüplerin bağlanması yöntemi bir sterilizasyon yöntemidir. Bu yöntemle fallop tüplerinin geçirgenliği cerrahi yöntemlerle kalıcı olarak bozulur. Tüpler yakma, bağlama ya da tüplerin etrafına halka takılması suretiyle bozulduğunda yumurta hücresi ile sperm hiçbir şekilde karşılaşamadığından gebelik oluşmaz. En sık uygulama şekli genel anestezi altında, ameliyathenede laparoskopi yöntemiyle tüplerin yakılması şeklindedir. Hastalar aynı gün hastaneden çıkıp evlerine gidebilirler. Koruyuculuğu çok yüksek bir yöntemdir. Tek bir uygulamayla yaklaşık yüzde 100 ve kalıcı korunma sağlar. Çok nadiren kanalın rekanalize olması nedeniyle gebelikler oluşabilir. Hayat şartlarındaki değişiklik nedeniyle yeniden çocuk sahibi olmak istendiğinde tekrar operasyon gerektirir. Tüplerin geçirgenliğinin tekrar sağlanmaya çalışıldığı bu operasyonlar, başarı şansları düşük ve maliyetleri yüksek operasyonlardır. Alternatif olarak Tüp Bebek (IVF) uygulaması daha mantıklı bir çözüm olabilir.
Vazektomi:
Erkekte sperm hücrelerinin testislerden depolandıkları bölgelere geçişinin cerrahi yöntemlerle kalıcı olarak kapatılması işlemidir. Bu işlem sonrasında ejakülasyon esnasında boşalan sıvının dış görünüşünde hiç bir değişiklik olmaz, ancak sıvıda sperm hücreleri olmadığından gebelik oluşmaz. Bu yöntemle sperm kanallarında ciddi hasar oluştuğundan tüplerin eski hâline getirilmesi çok zordur. Koruyuculuk oranı yüzde 100’e yakın olmakla beraber uygulanan yöntem ve bazı bireysel özellikler nedeniyle çok nadiren gebelik oluşabilir. Koruyuculuğu hemen başlamaz. Operasyon öncesinde depolanan spermlerin atılması için genellikle 15-20 kez ejakülasyon (boşalma) gerekir. Koruyuculuğun başladığını anlayabilmek için bir kaç kez spermiogram (sperm sayımı) yapılarak azospermi (sperm sayısının sıfır olması) durumu gözlenmelidir. Lokal anestezi altında uygulanabilen 15-20 dakikalık emniyetli cerrahi bir yöntemdir. Hastanede kalmayı gerektirmez ve tek bir uygulamayla kalıcı kontrasepsiyon sağlar. Yaşam şartlarındaki değişiklik nedeniyle yeniden çocuk sahibi olmak istendiğinde tekrar operasyon gerektirir. Bu operasyonlar maliyeti yüksek ve başarı şansları düşük operasyonlardır. Bu durumun akılda tutulup yaptırılmadan önce kesin karar verilmiş olması gerekir.
Comments