Gebelik boyunca pek çok fizyolojik, psikososyal ve duygusal değişiklikler meydana gelir. Bu değişikliklerin birçoğu gebelik esnasında meydana gelen hormonal değişimlere veya doğum ve bebeğin iyilik durumuyla ilişkili kaygılara bağlıdır. Bu değişikliklerin bazıları; diş etlerinde kanama veya gingivit, reflü, konstipasyon, vajinal akıntı, variköz venler, hemoroidler, sırt ağrısı, bilekler, yüz ve ellerin şişmesidir. Tüm gebelerde bu semptomların ortaya çıkacağı kesin değildir ancak gebelerin bu semptomların bir kısmının gebelikte ortaya çıkmasının normal olduğunu bilmesi ve potensiyel olarak daha zararlı olabilecek komplikasyonların semptomlarına karşı dikkatli olmaları sağlanmalıdır. Hamilelikte tehlike işareti olarak görülen belirtiler şöyle:
1- Erken Gebelikte Ağrı:
Erken hamilelikle bağlantılı ağrıya neden olabilecek durumlar: Düşük, dış gebelik, yumurtalık kistinin patlaması olabilir. Ayrıca düşünülmesi gereken gebelik dışı nedenler de var olabilir: Apandisit, pyelonefrit, böbrek taşı, kas iskelet ağrısı, myomların büyümesi veya dejenere olması. Hasta gebe olduğunu düşünüyor ve şiddetli ağrısı varsa doktoruna haber vermelidir. Bu durumda, öncelikle gebelik doğrulanmalıdır. Bunun için B-HCG ve transvajinal ultrasonografi yapılır. USG’de rahim içinde gebelik kesesi sağlam olarak görülür ise normal bir gebelik olduğu, B-HCG pozitif ise ve rahim içinde gebelik kesesi yoksa dış gebelik olduğu, rahim içinde düzensiz bir kese görülürse de düşük yapmakta olduğu düşünülür. Eğer B-HCG negatif ise ve gebelik kesesii izlenmemiş ise gebelik dışı nedenler akla gelir.
2- Gebelikte Kanama
Normalde gebelik süresince hiç kanama olmaz. Kanama olması anormal bir durumdur ve tehlikelidir. Gebeliğin erken haftalarında oluşan kanamaların bir kısmı, sadece rahmin kasılması ve implantasyon kanaması (embriyonun rahme yerleşmesinden dolayı) nedeniyle meydana gelen kanamalardır. Bu kanamalar, genellikle kendiliğinden durur ve gebeliğe zarar vermez. Gebeliğin ilk yarısında görülen ciddi kanamaların çoğunun nedenleri; düşük, dış gebelik ya da serviks (rahim ağzı) ya da vajinadaki yaralardır. Gebeliğin son aylarında görülen kanamalar, plasentayla ilgili bozuklardan kaynaklanır, bazılarının da sebebi bilinmez. Genellikle plasenta previa, plasenta dekolmanı ya da erken doğum gibi ciddi komplikasyonlardan kaynaklanıyor olabilir. Gebelikte son aylarda meydana gelen bu kanamalar, ciddiye alınmalı ve hemen doktora başvurulmalıdır.
A- Erken Gebelikte Kanama:
Gebelikte doktora haber verilmesi gereken en önemli bulgu budur. Vajinal kanama, gebeliklerin yaklaşık yüzde 20-30’unda görülür ve bunların yüzde 10’u kendiliğinden düşükle sonuçlanır. Gebelik esnasında vajinal kanamaya en sık yol açan bozukluklar:
Dış Gebelik:
Bazen çok fazla kanamaya yol açabilir ve şoka sebep olabilir. Özellikle hareketle artan şiddetli ağrı ile birliktedir. Daha önceden geçirilmiş dış gebelik ve özellikle tüplerde olmak üzere bu bölgede geçirilmiş ameliyatlar, cinsel yolla bulaşan hastalıklar ve pelvik enfeksiyonlar, dış gebelik olma olasılığını artırır.
Düşük Tehdidi:
Tam veya tam olmayan düşük, bozulmuş atılmamış gebelik; âdet kramplarını andıran ağrı, vajinadan dışarı dokuların atılması ve bol miktarda vajinal kan düşüğü akla getirir.
Üzüm Gebeliği (Trofoblastik Hastalık):
En önemli belirtisi kanamadır. Hastanın âdet gecikmesi vardır ve gebelik testi pozitiftir ancak rahim içinde normal bir gebelik yoktur. Üzüm salkımına benzer parçalar düşürebilir.
Gebe olduğunu düşünen bir kadında kanama olduğunda mutlaka doktora haber verilmelidir. Öncelikle kanama nedeni belirlendikten sonra tedavi nedene göre uygulanır. Eğer düşük yapıyorsa veya üzüm gebeliği varsa rahim içi boşaltılmalıdır (küretaj). Eğer bu yapılmazsa kanama ve ağrı devam eder. Eğer dış gebeliği varsa ve patlamışsa, acil ameliyat yapılması gerekir. Bu nedenle gebe bir kadının kanaması oluyor ve baygınlık, kendinden geçme ve şiddetli ağrı gibi belirtileri var ise hemen hastaneye gitmesi gerekir.
B- Gebeliğin İleri Evresinde Vajinal Kanama:
İleri gebelik evresinde kanamaların en endişe verici nedenleri plasentanın önde yerleşmesi (plasenta previa) ve plasentanın yerinden ayrılması (abruptio plasenta)’dır. Bu dönemde meydana gelen kanamalar son derece ciddidir ve hem annenin hem de çocuğun hayatını tehlikeye atabilir. Kanamayla birlikte ağrı, rahim kasılması, fetus kalp atımlarında bozulma ve şok tablosu da görülebilir. Bu durumda acilen hastaneye gidilmelidir. Vajinal muayene yapılmadan önce USG ile neden belirlendikten sonra damardan sıvı tedavisi başlanarak doğum da dahil olmak üzere gerekli tedavi yapılmalıdır.
3- Erken Gebelikte Kusma:
Gebelikte bulantı ve kusmaya sık rastlanır, nedeninin hızla yükselen estrojen hormonu olduğu düşünülmektedir. Sabah kusmaları tipik olmakla birlikte, günün her saatinde görülebilir. Bu bulguların en sık ve en şiddetli görüldüğü dönem gebeliğin 8-12 haftaları arasındadır.
Gebelik kusmalarını yatıştırmak için sık sık ve az az yemek gerekir (günde 5-6 küçük öğün). Hafif yiyecekler (krakerler, meyve suları, muz, pirinç pilavı, beyaz peynir vb.) az miktarlarda alınmalıdır. Eğer susuzluk belirtileri varsa damardan sıvı tedavisi yapılabilir, ayrıca bulantı kesici ilaçlar ağızdan veya damar yoluyla verilebilir. Bu ilaçların fetusa olumsuz etkileri görülmemiştir ve güvenle kullanılabilir. Hamileler bu sürecin gebeliğe bağlıysa geçici olduğunu bilmeli ve bulantı-kusmanın şiddetine göre doktoruna başvurmalıdır.
4- Gebeliğin İleri Evresinde Ayakların Şişmesi (Ödem):
Gebelikte alt ektremite ödemine sık rastlanır. Yatar durumdayken büyümüş olan uterusun ara sıra bacaklardan kanı toplayan büyük damarlara bası yapmasıyla kan akımı engellenir ve bacaklarda ödem olur. Eğer ödem yüksek tansiyon veya damar tıkanıklığı nedeniyle değilse olağan kabul edilir. Fizyolojik ödemi gidermek için ara sıra sol tarafa yatarak rahmin büyük damarlara bası yapması engellenebilir, elastik damarları dıştan destekleyecek çorapların giyilmesi, bacakların bir süre yukarı kaldırılması ve egzersiz yapılması önerilir.
5- Kan Uyuşmazlığı (Rh/rh):
RH denilen madde kandaki alyuvarlarda bulunur. Alyuvarların içinde bu maddenin bulunduğu kişiler Rh (+) diye tanımlanır. Bazı insanlarda ise RH faktörü alyuvarların içinde bulunmaz ve Rh (-) diye tanımlanır. Bu iki durumda normaldir.
Erkek (RH +) kadın (RH +)
Erkek (RH -) Kadın(RH -)
Erkek (RH-) kadın (RH+) ise kan uyuşmazlığı olmaz.
Ancak annenin kanı RH (-), babanın kanı RH (+) ve bebeğin kanı RH (+) olduğu durumlarda kan uyuşmazlığı gözlenir. Fetüsün kanının annenin kanı ile temas etmesi sonucu, annenin kanındaki antikorlar fetüsün alyuvarlarını parçalar. Bebekte alyuvarların parçalanması nedeniyle doğumdan sonraki ilk 24 saat içinde (patolojik) sarılık ortaya çıkar. Uyuşmazlık sonucu gerekli tedbirler alınmazsa fetüs doğumdan önce ya da doğumdan sonra ilk yedi gün içinde ölebilir ya da sakat kalabilir. Böyle durumlarda bebeğin kanı hemen değiştirilmelidir. Rh (-) kadın ve Rh (+) erkek olan eşler için rutin olarak gebeliğin ilk aylarından itibaren gebenin kanı incelenmeli, kanında antikor olup olmadığı saptanmalıdır. Annenin kanında antikorların oluşması için çocuğun kanının annenin kanına karışmış olması gerekir.
Bu bakımdan çok defa ilk gebeliklerde bir kan uyuşmazlığı tehlikesinin mevcut olmadığı bilinir. Günümüzde Rh uyuşmazlığı olan eşlerde, kadını gebeliğinden önce anti D gamaglobin aşısı yapılarak uyuşmazlık ortaya çıkması önlenmektedir. Gebelik sırasında Rh uyuşmazlığı tesbit edilirse anneye doğumdan hemen sonra yapılan iğne ile (Anti D immune globulin) gelecek gebeliklerde problemle karşılaşılmaz. Bu nedenle gebeler, mutlaka kan gruplarını bilmeli ve gebelikte oluşan kanamalarda veya yapılan amniosentez gibi girişimsel uygulamalardan sonra iğne (Anti D immune globilin) olmalılar.
6- Yüksek Kan Basıncı (Hipertansiyon):
Hamile kalmadan önce yüksek kan basıncı olan kadınlar, hamilelikleri süresince kan basınçlarını düzenli olarak kontrol ettirmelidir. Birçok kadın hamilelikte kullanılabilen tansiyon ilaçlarından düşük dozda kullanıp yediklerine dikkat ederek spor yapmaya özen gösterirse hamilelikleri boyunca orta derecedeki yüksek kan basınçlarını kontrol altında tutabilirler. Yüksek kan basınçları kontrol altında olan kadınların büyük çoğunluğu sağlıklı hamilelikler geçirmektedir. Yüksek kan basıncınız varsa doktorunuz böbreklerinizin düzgün çalıştığından ve fetusun normal şekilde geliştiğinden emin olmak için kanınızı ve idrarınızı daha sık şekilde kontrol edecektir.
Hamile kadınlarda bazen eskiden olmayan bir yüksek tansiyon ortaya çıkar ve buna ödem ile idrarda protein artması eşlik eder. Bu duruma preklampsi denir ayrıca bu bulgulara bazen nöbetler eklenir ve buna da eklampsi denir. Belirtileri arasında ani kilo alımı, aşırı baş ağrısı, karın ağrısı, su toplanmasından kaynaklanan bacakların şişmesi ve görüşte bulanıklık sayılabilir. Doktorunuz hamileliğiniz süresince düzenli olarak protein için idrarınızı ve kan basıncınızı test edecektir. Gebeliğe bağlı yüksek tansiyon durumlarında, hastaların tedavisi doğumdur.
7- Bebek Hareketlerinde Azalma:
Normalde bebeğin hareketleri bazen artar, bazen azalır. Bu hareketleri dördüncü veya beşinci aydan itibaren hissedebilirsiniz. Alışılageldiğiniz hareketlerde uzun süre azalma varsa doktorunuzu arayın. Anne karnında bebek 12 saat içinde 10-20 kez hareket etmelidir.
8- Erken Membran Rüptürü (Zarın Erken Yırtılması):
Erken membran rüptürü, doğum başlamadan önce fetusu saran amniyotik keseyi oluşturan zarların açılmasıdır. Belirtileri hafif bir sızıntı ya da vajinadan ani su gelmesidir. Bu durumda hemen doktorunuzla görüşmeniz gerekir.
Bu durum hamileliğin 34. haftasından önce gerçekleşirse, doktorunuz erken doğum ile doğuma kadar bebeğinize büyüme ve gelişme şansı verme durumlarının riskini değerlendirir. Hamileliğin uzatılması, rahmin ve bebeğin enfeksiyon kapması gibi komplikasyonlara neden olabilir. Zarın erken yırtılması, göbek bağının servikse doğru ilerlemesine neden olabilir, fetus aşağı düştüğünde göbek bağına baskı yapar ve oksijen kaynağı azalır. Akciğerlerin olgunlaşabilmesi için fetusu rahimde olabildiğince uzun tutmaya çalışmak üzere yatak istirahati önerilebilir. Enfeksiyonu önlemek için antibiyotik ve erken kasılmaları önlemek için de ilaç almanız gerekebilir. Doğum tarihinize birkaç hafta kaldıysa ve fetusun çok az ya da hiç komplikasyonu olmayacağı düşünülüyorsa doktorunuz doğumu başlatabilir. Eğer enfeksiyon bulguları varsa doğuma daha erken haftalarda
da izin verilir.
9- Erken Doğum (Doğum Ağrılarının Zamanından Önce Başlaması):
Gebeliğin 28-36. haftaları arasında doğum eylemenin başlamasıdır. Ağırlığı genellikle 2 bin 500 gramın altında olanlar prematüre bebek diye adlandırılır.
Bu durumda bebek zamanından önce dış ortamda yaşamasını sağlayacak akciğer gelişimi olmadan doğabilir. Bu nedenle doğumdan sonra yoğun bakım şartları gerekebilir. Erken doğum eylemi tanısı konursa gebe hastaneye yatırılır ve damardan sıvı tedavisi, rahim kasılmasını engelleyen ilaçlar ve akciğer gelişimini hızlandıran ilaçlar verilir. Nedenleri; uterusun (rahimin) şekil bozukluğu, çoğul gebelikler, annenin beslenme bozukluğu, anemi, doğum öncesi kanamalar, aşırı yorgunluk, sigara içme, annenin karnına dıştan travma olmasıdır. Erken doğan bebekler enfeksiyonlara karşı korunmak için birkaç gün kuvöze alınır.
10- Gebelik Süresinin Uzaması (Sürmatürasyon):
Gebeliğin normal süresi 40 haftadır. Bu süreyi bir hafta veya daha fazla geçirerek doğan bebeklere postmatüre bebek denir. Nedenleri arasında, annenin şeker hastası olması, fazla doğum yapması, plasentanın yetersiz çalışması ve bebeğin anne karnında duruş şekli sayılabilir. Beklenen doğum tarihi yedi günü ya da bu süreyi aşan durumlarda plasenta yetmezliğine bağlı uterus içi bebek ölümleri ya da doğumdan sonraki ilk yedi günde bebek ölümleri fazladır. Beklenen doğum tarihi yedi günü aşan gebenin doğum sancıları suni olarak başlatılmalı ya da bebek sezaryenle alınmalıdır.
Comments