top of page
  • Yazarın fotoğrafı: BODRUMDergi
    BODRUMDergi
  • 17 Kas 2023
  • 2 dakikada okunur
Kurak geçen yaz mevsimi sebebiyle boş kalan barajlar, başta İstanbul olmak üzere Türkiye’nin belirli bölgelerinde su krizi endişelerini beraberinde getirdi. Su tüketim alışkanlıklarına ve su krizine ilişkin kamuoyu görüşlerine ışık tutmak amacıyla yürütülen Türkiye’de Su Krizi Araştırması, 5 kişiden ikisinin su krizi konusunda “çok endişeli” olduğunu ortaya koydu.

Küresel iklim değişikliğinin etkisiyle kurak bir yazı geride bırakan Türkiye’de sonbahar başlasa da mevsim normallerine dönmeyen hava sıcaklıkları, su krizi endişelerini beraberinde getirdi. 13 Eylül tarihinde İSKİ’den alınan veriler, İstanbul’daki ortalama baraj doluluk oranının yüzde 26,57 seviyesinde seyrettiğini gösterirken kuraklığın etkileri mevsim boyunca Türkiye’nin pek çok bölgesinde hissedildi.



Güncel gelişmeler ışığında Türkiye’de su tüketim alışkanlıklarına ve su krizine ilişkin görüşlere ışık tutan pazar araştırması şirketi Adgager, kapsamlı bir çalışmaya imza attı. Türkiye’de Su Krizi Araştırması, ülkemizde 5 kişiden ikisinin su krizi konusunda “çok endişeli” olduğunu ortaya koydu.



Türkiye’de 5 Kişiden 3’ü İklim Değişikliğinden Korkuyor

Türkiye genelinde, 18-55 yaş arası, ABC1C2DE sosyo-ekonomik grubu üzerinde gerçekleştirilen araştırmada, katılımcıların yüzde 36,6’sı, “Su krizi nedir?” sorusuna “İklim değişikliği ve küresel ısınmanın neden olduğu su kıtlığıdır” yanıtını verdi. Su krizi konusunda yüksek endişe duyan kesimin, çoğunlukla 45-55 yaş grubundaki katılımcılar olduğu görüldü. Konuyla ilgili değerlendirmelerini paylaşan Adgager Pazar Araştırma Direktörü Gizem Turhan, “Katılımcıların pek çoğu iklim değişikliği ve su kaynaklarının azalmasının, su krizi algısında önemli bir rol oynadığı konusunda hemfikir olsa da su krizi kavramının tanımı sosyo-ekonomik gruba göre farklılaşabiliyor. Bu durum su krizinin karmaşıklığını vurguluyor. Öte yandan 5 kişiden üçü, iklim değişikliğinden korktuğunu ve bu konuda kişisel tedbirler aldığını söylüyor. Su ve iklim krizine ilişkin endişeler, bu problemlerin her geçen gün kritik hâle geldiğine dikkat çekiyor” dedi.



Katılımcıların Yüzde 67,1’i, Baraj Doluluk Oranlarını Takip Ediyor

Araştırma, Türkiye’de su krizi konusunda yüksek endişeye sahip kesimin bu konudaki gündemi de daima takip ettiğini gösterdi. Özellikle 45-55 yaş grubundaki katılımcıların su krizi konusunda daha endişeli olduğu görülürken katılımcıların yüzde 67,1’inin Türkiye’deki baraj doluluk oranlarını yakından izlediği öğrenildi. 3 kişiden 2’sinin, baraj doluluk oranlarıyla güncel olarak ilgilendiğine dikkat çeken Gizem Turhan, “Bu veri, baraj doluluk oranlarının katılımcılar için su krizinin boyutlarını anlamak açısından önemli olduğunu ortaya koyuyor. Buradan da su kaynaklarına yönelik farkındalığın yüksek olduğu çıkarımına ulaşıyoruz. Baraj doluluk oranlarına ilişkin bilinçli katılım, su krizinin hafifletilmesinde vatandaş desteğinin önemli bir işareti olabilir” dedi.



Türkiye’nin Su Tasarruf Bilinci Yüksek

Araştırmada öne çıkan bulgulardan birinin de su tasarrufu bilincine ilişkin olduğunu kaydeden Adgager Pazar Araştırma Direktörü Gizem Turhan, değerlendirmelerini şu ifadelerle sonlandırdı: “Katılımcıların büyük çoğunluğu (%92,2), günlük hayatlarında su tasarrufu yaptıklarını ifade ediyor, bu grubun yaklaşık yüzde 83’ü ise suyun boşa akıtılmamasına dikkat ettiğini söylüyor. Türkiye genelinde yürütülen araştırma sonuçlarına göre vatandaşların su tasarrufu bilincinin yüksek olduğunu görüyoruz. Bu konudaki farkındalık, su krizinin hafifletilmesinde önemli rol oynuyor. Özellikle yerel yönetimlerin su tasarrufuna ilişkin mesajlarının ve medyada yer alan su krizine ilişkin haberlerin vatandaşları tasarrufa teşvik ettiğini de söyleyebiliriz. Yapay zekânın desteğiyle uçtan uca pazar araştırma çözümleri sunan yeni nesil bir araştırma platformu olarak toplumsal gündemlere ilişkin içgörüler sağlamayı da görev ediniyoruz. Türkiye’de Su Krizi araştırmamızın bu konudaki farkındalığı desteklemesini diliyoruz.”


  • Yazarın fotoğrafı: Oğuz Ateş
    Oğuz Ateş
  • 20 Kas 2022
  • 1 dakikada okunur

Bu sayımızda insanların mutluluğu, huzuru, konforu, sağlığı ve güvenliği için yapılarımızın en az içleri kadar önemli olan bahçe alanlarının tasarımı, yenilenmesi, onarımı ve restorasyonu kapsayan konut tipi, peyzaj mimari konusunu ele alacağız.


Peyzaj, Fransızca “paysage” kelimesinden dilimize manzara olarak çevrilse de anlam olarak bütününde; matematik, doğa bilimleri, mühendislik, psikoloji, ekonomi ve sosyoloji bilimlerini içeren doğal oluşumların görünüşüdür. Peyzaj tasarımı ve planlaması bir bilim alanıdır bu nedenle muhakkak uzman kişiler tarafından yönetilmelidir.


Peyzaj planlaması için; alan kullanımı, peyzaj değerlendirme ve potansiyeli, ekoloji, kaynaklar ve kullanılacak cihazlar değerlendirilerek strateji oluşturulmalıdır. Peyzaj planlaması yapılırken bölge ekolojisine uygun bitki ve ağaç türleri tercih edilmelidir. Bitkiler de yaşayan varlıklar oldukları için güneş, su gereksinimi, iklim şartları onlar için çok önemlidir.


Örneğin, mis gibi kokan mandalina ve limon, görsel şölen sunan meşhur begonvil, asırlık zeytin ile muz bölgemizde yetişmektedir.


Su kaynaklarımızın giderek azaldığını düşündüğümüzde az su gereksinimi olan, meyve veren ağaçları dikmek gelecek nesillere yapılacak en büyük yatırımlardandır. Yetiştirdiğimiz çim, bitki ve ağaçların özelliklerini öğrenmeliyiz. Yanlış yapılan sulama, bakım ve budamalar da hem bitkilere hem doğaya hem de ekonomimize ciddi zararlar vermektedir. Oksijeninizin bol olmasını dilerim.

  • Yazarın fotoğrafı: Hülya Büyükbayrak
    Hülya Büyükbayrak
  • 15 Ağu 2022
  • 1 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 20 Eyl 2022

Yazın tam göbeğindeyiz... Aylardan ağustos ve mutfakların vazgeçilmezi olan zeytinyağlıların, sofralarda baş rolü oynama zamanı. Yanına basit bir cacık ve belki bir parça sulu karpuz ile mükellef sofralara taş çıkaracak menüler oluşturabilirsiniz. Zeytinyağlı bezelye, soğuk sunum olarak tercih edeceğiniz, yazın vazgeçilmezleri arasında yer alacak bir reçete. Vitamin bakımından zengin olan bu besine, düşük kalorili olduğu için diyet listelerinde de yer verilir. Üstelik taze taze tüketmek için de tam mevsimi.


Malzemeler

  • 1 kg bezelye

  • 8-9 adet kalem pil uzunluğunda kesilmiş taze soğan

  • 6 diş sarımsak

  • 1 demet dereotu

  • 1 çay bardağı zeytinyağı

  • 2 çay bardağı su

  • 1 tatlı kaşığı tuz

  • 1 çay kaşığı beyaz biber



Yapılışı


Tencerenin dibine 1/2 çay bardağı zeytinyağını döküyoruz. Üzerine bezelyeleri yayıyoruz, sonrasında sarımsakları bütün hâlinde bezelyelerin üzerine bırakıyoruz. Bezelyelerin ortasını açıp, top şekline getirdiğimiz bir miktar dereotunu, o boşluğa yerleştiriyoruz. Malzemelerin üzerini 5 santim civarı doğradığımız yeşil soğanla kapatıyoruz. Tencerenin büyüklüğüne göre bezelyeler 2 kat olacak ise öncelikle alt katmana taze soğanın doğradığımız beyaz kısmını, üzerine de yeşil kısmını ekliyoruz. Tuzunu ve biberini de ilave ettikten sonra suyunu döküp ocağa alıyoruz. 30 dakika kapağı kapalı bir şekilde orta göz ocağın orta derece ateşinde pişiriyoruz. Piştikten sonra ortaya koyduğumuz dereotunu çıkarıyoruz yerine bol taze doğranmış dereotu ekleyip karıştırıyoruz. Soğuduktan sonra servise hazır. Deneyeceklere şimdiden afiyet olsun.


Bodrum Dergi Web Sitesi © Yabancı Ses Prodüksiyon tarafından hazırlanmıştır.

bottom of page