top of page
  • Yazarın fotoğrafı: Seda Küçük
    Seda Küçük
  • 29 May 2024
  • 5 dakikada okunur
Bu sayıdaki konuklarımız; Bahçeşehir ve Kadir Has üniversitelerinde Öğretim Görevlisi olmasının yanı sıra kendi firmasında araştırma ve tasarım alanlarında da danışmanlık hizmeti veren Endüstri Mühendisi Ayşe Erol ve onun can dostları R2 ve D2... Bir kedi sahiplenme fikri hep aklında olan Ayşe Hanım, sosyal medyada gördüğü bir ilan üzerine harekete geçmiş. Hızlıca kedilerle ilgili birkaç kitap okumuş ve sonra kendini kedilerin bulunduğu o evde bulmuş. Tek bir kedi sahiplenmek için gittiği evden iki kediyle dönen Ayşe Hanım, ilk gecenin sabahında kedilere alerjisi olduğunu fark etmiş. İlk 6 ayı alerji hapları kullanarak geçirmiş ve sonunda kedi sevgisi baskın gelerek alerjiyi yenmiş. Şimdi hep birlikte mutlu mesut bir hayat yaşıyorlar.

Ayşe Erol ve Onun Can Dostları R2 ve D2
Ayşe Erol ve Onun Can Dostları R2 ve D2
Sahiplenme hikâyeniz nedir?

2014 yılında Facebook’ta bir arkadaşımın arkadaşının paylaştığı kedi sahiplendirme ilanını gördüm. Daha önce hiç kedi bakmamıştım ama bir süredir aklımdaydı. İlk görüşte aşk diyebiliriz o gördüğüm minnoş kedi fotoğrafına. Hızlıca kedilerle ilgili birkaç kitap okumaya başladım. Sonra da o ilanda gördüğüm kediyi sahiplenmeye karar verdim. Hazırlık için en yakın arkadaşımdan kedi taşıma çantası, kum kabı ve birkaç eşya aldım. İlgili kişiyle temasa geçip kediyi almaya gittim. İki sokak kedisinin o evde doğmuş altı yavrusu vardı. Benim ilanda görüp almak için gittiğim güzel yüzlü, gri Batman maskeli kedi, erkekmiş... Kedi çantasını yere koydum. Bir de ne görelim... Batman maskeli kedinin meraklı erkek kardeşi girip içine oturmuş bile... Sonra bizim güzel yüzlü ile meraklı kardeşi evin içinde oynayıp koşturmaya başladı. Onlara ve o anki mutluluklarına bakarken aklıma kedilerle ilgili okuduğum kitapta yazan bir cümle geldi: “Eğer evde tek kedi olursa siz işteyken sıkılır ama iki kedi olursa birlikte eğlenirler.” Çok mantıklı geldi ve ikisini birden çantaya atıp evden çıktım. Böylece güzel yüzlümü hem kardeşinden ayırmamış hem de ona meraklı bir oyun arkadaşı bulmuş oldum.


Ayşe Erol ve Onun Can Dostları R2 ve D2
Ayşe Erol ve Onun Can Dostları R2 ve D2
İlk karşılaşmanızda ne hissettiniz?

Çok heyecanlı bir süreçti benim için. İlk defa bir hayvan sahiplenecektim.


İsimlerini nasıl koydunuz, sizin için özel bir anlamı var mı?

İsimleri için bir süre düşündüm. 1-2 hafta “esas kedi” ve “diğeri” olarak bahsettim kendilerinden. Star Wars serisini çok sevdiğim için oradaki karakterlerden biri olan R2D2 robotunu düşündüm. Sanırım gri beyaz renklerinden ilham aldım. Kedilerden Batman maskeli olanın adını R2 ötekini de D2 koydum. Hem de “Reel 2” ve “Diğeri 2” olarak süreç içinde adlandırılmış oldular.


Ayşe Erol ve Onun Can Dostları R2 ve D2
Ayşe Erol ve Onun Can Dostları R2 ve D2
Cinsleri nedir, bu cinslerin en belirgin özellikleri nelerdir?

Benimkilere ne deniyor emin değilim, ana da baba da sokak kedisi. R2 babaya D2 anneye benziyor bu arada. En belirgin özellikleri diye bir şey yok sanki. Gri lekeli beyaz düz kedi. Ama bana sorarsanız dünyanın en muhteşem kedileri onlar.


Ayşe Erol ve Onun Can Dostları R2 ve D2
Ayşe Erol ve Onun Can Dostları R2 ve D2
Nasıl iletişim kuruyorsunuz, isteklerini size nasıl anlatıyorlar?

İsteklerini o kadar iyi anlatıyorlar ki şaşırırsınız... İkisinin de bambaşka karakterleri var. Bilmesem akraba olduklarına bile inanmazdım. R2 çok temkinli, sessiz ve çekingen bir kedi. Sadece bazen “makau” diye ince bir ses çıkarıyor ben hemen durumu anlayıp kendisiyle ilgileniyorum. Genelde yemek istiyor tabii. İnsan sevmiyor pek, o yüzden herkesi yaklaştırmıyor kendisine. Sadece kendisi istediğinde kucağıma gelir, genellikle kutusunda oturur, lazer ve top oynamayı çok sever. D2 ise bambaşka... O daha oyuncu, hareketli, sosyal ve meraklı. Ama asla lazerle oynamaz, hatta R2 lazer oynarken sinirlenir. O daha çok küçük oyuncakların, fındıkların ve zıplayan topların peşinden koşmayı sever. Ayrıca sürekli bir şeylere söylenir evde, memnuniyetsiz şekilde gezer canı sıkılınca. Yani “mızır” benim tabirimle. Acıkınca asla rahat bırakmaz, gece 3’te de olsa uyandırır beni. Uyarı ısırığı yapar, hafifçe ıslak burnunu tenime değdirip inceden dişlerini hissettirir. Bu, “Mama verecek misin yoksa ısırayım mı?” demektir. Pavlov’un bahsettiği koşullanma konusu bizde tam tersi şekilde oldu. Onlar beni eğitti diyebiliriz yani. Zil sesi (miyav) duyunca hemen fırlayıp kendileriyle ilgileniyorum.


Ayşe Erol ve Onun Can Dostları R2 ve D2
Ayşe Erol ve Onun Can Dostları R2 ve D2
Neden bir evcil hayvan sahiplenmek istediniz?

İnsan sevmiyorum... Hayvanlarla daha iyi anlaşıyorum diyelim.


Karar vermeden önce evde bir hayvanla yaşamanın nasıl bir şey olduğuna dair bir fikriniz var mıydı?

Pek yoktu aslında. Hatta çekirdek ailemde kimsede benimki gibi bir hayvan sevgisi görmedim, genelde uzaktan severler. Annem de babam da hiç bakmadı. Anneannem ve babaannemde de yok. Hatta evde hayvan tercih etmezler diyebilirim. Küçüklüğümden beri pelüş hayvan oyuncakları hep çok severdim. Bebeklerle hiç oynamayıp hep oyuncak tavşanlar ve ayılarla oynardım. Benim genel olarak anaç mizaçlı bir karakterim var. Kedilere de annelik edebileceğimi düşünüyordum. Ayrıca onlarla yaşamanın bana da çok iyi geleceğini tahmin ediyordum ki tahminim doğru çıktı.


Ayşe Erol ve Onun Can Dostları R2 ve D2
Ayşe Erol ve Onun Can Dostları R2 ve D2
Patili dostlarınızın aileye katılmasından sonra hayatınız nasıl değişti?

Kedilerin eve gelmesinin ertesi sabahı ağzım burnum akarak korkunç bir şekilde uyandım. Meğer kedilere alerjim varmış. 29 yaşındaydım ama bu derece kedi alerjim olduğunu daha yeni öğreniyordum. Hâliyle çok üzüldüm. Çünkü böyle yaşayamazdım ve onları geri götürmem gerekeceğini düşündüm. Karar vermeden önce birkaç gün beklemek istedim ve sonra doktora gittim, alerji hapı kullanmaya başladım. İlk üç hafta misafir odasında kaldılar. Sonra yavaş yavaş salona geçtiler. Bu süreçte yatak odası ve mutfak hep kapalıydı, oraya girmeleri yasaktı. Alerjimin hafiflemesiyle geceleri de yatakta birlikte uyur hâle geldik. Sonra alerjim tamamen geçti, sanırım bağışıklık kazandım. Ağustos’ta 10 yaşına basacaklar. Artık sarılıyorum, öpüyorum kokluyorum, mıncıklıyorum. Burnumun dibinde yatıyorlar, hiçbir problemim kalmadı. Mutlu mesut hep birlikte yaşıyoruz.


Bir yaşında kısırlaştırdık sonrasında biraz kilo aldılar. Tamam kabul ediyorum çok kilo aldılar. Son zamanlarda sürekli diyetteyiz ama kolay olmuyor kilo vermeleri. Ne ben ne de onlar ideal kilomuzu tutturabilmiş değiliz. Ailecek yemeği çok seviyoruz. İkisi de hayli büyük kediler oldu. Boyları da uzun, göbek dışında... Bacakları ve vücutları normalden daha büyük. Yani bilgisayarımdan daha büyükler, masaya zor sığıyoruz. Hayatımın dönüm noktalarında bana yoldaş oldular. Mesela doktora tezimi beraber yazdık diyebilirim. Masada beni hiç yalnız bırakmazlar, hep birlikte çalışırız. Zoom toplantılarında mutlaka bir görünürler. Pandemi döneminde özellikle evden çıkamazken beraber oluşumuz çok iyi gelmişti.


Ayşe Erol ve Onun Can Dostları R2 ve D2
Ayşe Erol ve Onun Can Dostları R2 ve D2
Bir evcil hayvana sahip olmanın olumlu veya olumsuz yanları nelerdir?

Çok net olarak söyleyebilirim ki hayatımda verdiğim en iyi kararlardan biridir R2 ve D2’yi sahiplenmek. Bana ettikleri yoldaşlık, birlikte geçirdiğimiz anlardan duyduğum keyif anlatılabilir bir konu değil benim için. Çok çok güzel. Sosyal medyada gördüğünüz tüm o “Dışarı çıkamam çünkü evde kedim bekliyor.” cümleleri aslında gerçeğin ta kendisi. İlle olumsuz bir şey söylemek zorundaysam evdeki en sevdiğim kanepenin üstünü örtüyle kaplatmak zorunda kaldım diyebilirim. Çünkü o kumaşı, tırnaklarıyla çok hızlı bir şekilde rezil ediyorlar. Sandalyeleri kurtaramadım mesela, üç senede bir kaplatıyorum. Tabii bir de tüy meselesi var, evi sıklıkla süpürmeme rağmen tamamen tüysüz bir an asla olmuyor. Fakat bu beni rahatsız eden bir konu değil. Tüylerle yaşama bedeli söz konusu olduğunda, onların varlığından duyduğum mutluluk kat be kat fazla benim için. Ayrıca hastalandıklarında çok üzülüyorum ama çok şükür ciddi bir problemleri yok şu an. Onlarla geçirebildiğim her an için sonsuz müteşekkirim…


Ayşe Erol ve Onun Can Dostları R2 ve D2
Ayşe Erol ve Onun Can Dostları R2 ve D2
Evcil hayvan sahiplenmek isteyenlere mesajınız nedir?

Çok iyi düşünülmesi gereken bir konu. Gerçekten büyük bir sorumluluk. Hem maddi hem manevi olarak insana bir yükü var. İçinde bulunduğumuz enflasyon ortamında; mama, kum ve ilaç masrafları hiç de az değil. Hayatınızı onların istek, ihtiyaç ve konforuna göre düzenlemeniz gerekiyor. Seyahate gideceğiniz zaman onların ihtiyaçlarının karşılandığından emin olmalısınız. Eğer bunu yapamayacaksınız hiç yapmamak en iyisi… Uzun süre yalnız bıraktığınızda üzüldüklerini, özlediklerini ve mutsuz olduklarını size çok net anlatıyorlar. Eğer titiz biriyseniz, evinizin temizliği çok önemliyse unutmamalısınız ki tüm hayvanlar tüy döker. O şekilde yaşamak sizi rahatsız ediyorsa kesinlikle sahiplenmemelisiniz. Eğer kedi sahiplenme fikriniz varsa mutlaka sokaklara ve barınaklara bakın. Her yerde harika canlar var…”

  • Yazarın fotoğrafı: BODRUMDergi
    BODRUMDergi
  • 5 Şub 2024
  • 2 dakikada okunur
Patili Dostlar’ın bu sayıdaki konuğu IT Uzmanı Levent Gürkan ve onun can dostu Badem... Levent Bey, 2017 yılında babasını kaybettikten iki gün sonra Badem’le karşılaşmış. Sanayi bölgesinde bir direğe bağlı şekilde korku içindeymiş. Göz göze geldiklerinde Levent Bey kararını vermiş. Bir süre sonra da ailece Badem’i ziyaret edip sahiplenmişler. Levent Bey ve Badem’in İstanbul’da başlayan yolculukları Bodrum’da da devam ediyor. Evlerini bir patiliyle paylaşmayı düşünenlere seslenen Levent Bey, “Sahiplenirken bunun sorumluluğunun farkında olalım. Sonrasında bu vazgeçebileceğiniz bir durum değil. Lütfen onların da duyguları olduğunu unutmayalım” diyor.


Sahiplenme hikâyeniz nedir?

30 Mayıs 2017’de babamı kaybettim. Vefatının ikinci günü ofise geldiğim sabah, Badem’i gördüm. Bir direğe bağlanmış, korku içinde ve çaresizdi. Gece zorlu bir mücadeleden çıkmıştı. İstanbul Tuzla Sanayi bölgesindeki diğer köpeklerin saldırısından son anda bekçilerin yardımı ile kurtulmuş ve fabrikaya sığınmıştı. Göz göze geldiğimiz ilk an beraberliğimiz başlamıştı aslında bunu yüreğimin derinlerinde hissetmiştim. Babamı daha yeni kaybetmiştim ve kalbim derin bir acı yaşıyordu. Badem’in sevgisinin bana iyi geleceğini anlamıştım. Sonra yağmurlu bir İstanbul sabahı ailece kendisini fabrikada ziyaret ettik. O an Badem’e karşı hepimizin hissettiği sevgi, bize beraber olma kararı aldırdı.



Levent Gürkan & Badem
Levent Gürkan & Badem

İlk karşılaşmanızda ne hissettiniz?

Badem, belediye tarafından kısırlaştırılmış, bu acı cendereden nasibini almış ve sahte tasması ile sokağa bırakılmış bir candı. İlk karşılaşmamız; tüm sevgi, şefkat vicdan ve arzuların kesiştiği bir andı. Bir can insana dünyanın diğer canlılarla ortaklığını hatırlatır.


İsmini nasıl koydunuz, sizin için özel bir anlamı var mı?

Rengi ile bize çok sevdiğimiz bir lezzeti anımsatan Badem ismini uygun gördük.


Cinsi nedir, bu cinsin en belirgin özellikleri nelerdir?

Kırma bir nesil olduğunu düşündük ancak Alman Spaniel cinsi bir dost olduğunu çok sonra öğrendik.


Nasıl iletişim kuruyorsunuz, isteklerini size nasıl anlatıyor?

Badem, özel eğitim almamıştı. O ve biz beraber yetiştik aslında. Birbirimize sarıldık ve büyüdük. Komutları algılar ve hissi yüksek, koruyucu, bekçi, iz sürücü avcı ırkı özelliği ile sevgi delisi, oyuncu, kurala bağlı her yeni şeyi çabuk öğrenen bir candır.


Neden evcil bir hayvan sahiplenmek istediniz?

Hayat onlarla çok daha güzel ve aydınlık. Onlarsız hayat tatsız, sokak dar ve karanlık. Bu güzel beraberlik için biraz zamandan fedakârlık büyük bir hediyedir.


Karar vermeden önce evde evcil bir hayvanla yaşamanın nasıl bir şey olduğuna dair fikriniz var mıydı?

Ailece küçük bir yaşam alanını paylaşmamıza rağmen, geçmişte Şans isminde Collie cinsi bir canla deneyimim oldu. Dolasıyla evde patili bir dostla yaşamanın ne demek olduğunu çok iyi biliyordum. Ailemin küçük bireyinin köpek merakının arttığı bir anda Badem’le de birbirimizin şansı olduk.



Patili dostunuzun aileye katılmasından sonra hayatınız nasıl değişti?

Badem’le sevgi, sorumluluk, paylaşım hissi daha da değerli hâle geldi. Bu da tüm aile üyelerine huzur ve mutluluk verdi.


Bir evcil hayvana sahip olmanın olumlu ya da olumsuz yanları nedir?

Evde her yeni can, yeni bir heyecan, keşif ve merak demek. Büyük bir sorumluluk olduğunun bilincindeyim. Fakat inanın bana onun sevgisi, olumsuz bir şeyler düşünmenizi engelliyor.


Evcil hayvan sahiplenmek isteyenlere mesajınız nedir?

Lütfen tüm canlılara sadakatle sevgimizi esirgemeden, karşılık beklemeden sarılalım. Sahiplenirken bunun sorumluluğunun farkında olalım. Sonrasında bu vazgeçebileceğiniz bir durum değil. Lütfen onların da duyguları olduğunu unutmayalım. Biz bir can, çevremiz doğamız ile daha çok can, hep beraber şen olmayı dileriz…

  • Yazarın fotoğrafı: Seda Küçük
    Seda Küçük
  • 13 Eyl 2023
  • 3 dakikada okunur
Dijital Pazarlama Uzmanı Naz Kılıç, kendini bildi bileli hep bir köpeği olsun istemiş ama bunun için bir arayış içinde de olmamış. Bir gün patili dostunun gelip kendisini bulacağına dair içinde büyük bir his varmış. Bu hissin gerçekleşeceği günü beklerken 2018 yılında Lui isimli kediyi sahiplenmiş. Pandemide, İstanbul’dan Bodrum’a taşınmış ve sürekli gittiği bir restoranda o beklenen buluşma gerçekleşmiş. İlk gördüğünde, ‘Keşke benim olsa’ dediği Bodrum Finosu cinsi Sakız her nasıl olduysa 3 ay sonra onun olmuş. Şimdi Sakız ve Lui’yle birlikte renkli ve mutlu bir yaşamı var.


Sahiplenme hikâyeniz nedir?

Her zaman bir köpek sahiplenmek istiyordum aslında ama bunun güzel bir rastlaşma olarak karşıma çıkacağını düşünüyordum. Öyle de oldu. Bodrum’a ilk taşındığım 2019 yılından beri haftada en az 2-3 kere gittiğim Ortakent’te bulunan aşırı hayvan dostu bir restoran vardı. Oraya her gittiğimde köpekleri sevip onlarla oynardım. 2 sene önceki yangınlarda Sakız ve ikizi Lokum bir şekilde ailelerinden koparak restorana geldiler. Geldiklerinde çok küçüklerdi. Restorandakiler sahiplendikleri için sadece gördüğüm zamanlarda ara sıra sevebiliyordum. Bir gün, restoranda çalışan ve Sakız’ı o zamanlar sahiplenen arkadaşımın yeni bir iş için Marmaris’e taşınması gerekti ve Sakız ile hikâyemiz bu şekilde başladı.



İlk karşılaşmanızda ne hissettiniz?

İlk karşılaşmamda gördüğüm en tatlı ve en güzel köpek olduğunu düşündüm. ‘Keşke benimle yaşasa’ demiştim içimden. Birkaç ay sonra da bu dileğim gerçek oldu.


İsmini nasıl koydunuz, sizin için özel bir anlamı var mı?

Sakız ismini ben koymadım aslında karşılaştığımızda ismi Sakız’dı. Bu isme alıştığı, tam bir Ege köpeği olduğu ve renginden ötürü hiç değiştirmek istemedim.


Cinsi nedir, bu cinsi en belirgin özellikleri nedir?

Cins olarak aslında karışık bir köpek. Jack Russel ile bir sokak köpeği karışımı diyebiliriz. Bodrum’da bu tarz cins/sokak köpeği karışımı çok var ve onları ‘Bodrum Finosu’ diye de isimlendiriyorlar. Oldukça akıllı, enerjik, kedi kovalamayı çok seven, hiç yorulmayan, sadık ve mutlu köpekler olarak tanımlayabilirim.


Nasıl iletişim kuruyorsunuz, isteklerini size nasıl anlatıyor?

Sakız gerçekten çok özgür bir ruha sahip, ne kadar eğitimden geçerse geçsin kendi çok canı istemediği bir komutu uygulamıyor. Hayır kelimesini duyduğu zaman yapmakta olduğu şeyi bırakıyor, benim için bu yeterli. Bunun dışında da burnuyla bana dokunmak, oyuncağını yanıma getirmek ve havlamak gibi bir çok iletişim yöntemi de var.



Neden bir evcil hayvan sahiplenmek istediniz?

Bodrum’da yalnız yaşıyordum ve hem güvenlik hem arkadaşlık açısından iyi geleceğini düşündüm. Sakız her ne kadar küçük görünse de içgüdüleri, çok iyi duyan kulakları ve alarm yerine geçebilecek havlaması ile bana kendimi güvende hissettiriyor. Bunun dışında gerçek bir arkadaş, birlikte eğleniyoruz, yürüyüş yapıyoruz, arabayla geziyoruz. Ayrıca onun sayesinde diğer hayvanları da daha iyi anlayıp empati yapabiliyorum.


Karar vermeden önce, evde bir hayvanla yaşamının nasıl bir şey olduğuna dair bir fikriniz var mıydı?

Karar vermeden önce de evde kedimiz vardı, bol bol tüy ile karşılaşacağımı biliyordum. Ancak köpeklerin çok farklı bir havası var. Daha insan odaklı yaşıyorlar ve önceden bildiklerim çok işe yaramadı. Sakız tüm tecrübelerime rağmen süprizlerle doluydu.


Sakız’ın aileye katılmasından sonra hayatınız nasıl değişti?

Hem bizim hem de kedimiz Lui’nin hayatı renklendi, neşelendi.



Bir evcil hayvana sahip olmanın olumlu ve olumsuz yanları nedir?

Olumsuz bir yanı olduğunu düşünmüyorum. Sadece organizasyon açısından bazen biraz daha çok efor sarfetmemiz gereken durumlar oluyor. Evcil hayvan kabul etmeyen oteller, restoranlar gibi yerlere gidemiyoruz veya önceden ona göre araştırma yapmamız gerekiyor. Bir de tabii hasta olduğu zaman konuşarak anlatamaması büyük bir zorluk oluyor. Onun dışında olumsuz bir yön olduğunu düşünmüyorum ama olumlu tarafları saymakla bitmez. Normalde kedilerle anlaşamasa da evdeki kedi Lui ile kanka oldular ve birlikte hayatımıza neşe katıyorlar.


Evcil hayvan sahiplenmek isteyenlere mesajınız nedir?

Gerçek bir dostunuz olsun istiyorsanız hemen bir hayvan sahiplenebilirsiniz. Moraliniz bozulduğunda sabırla dinleyip yüzünüzü güldüreceğine emin olabilirisiniz.

Bodrum Dergi Web Sitesi © Yabancı Ses Prodüksiyon tarafından hazırlanmıştır.

bottom of page