top of page
  • Yazarın fotoğrafı: BODRUMDergi
    BODRUMDergi
  • 27 Şub 2024
  • 2 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 29 Şub 2024

Cilt bakımı ya da makyaj malzemesi gibi bazı kozmetik ürünler kadınlar tarafından sıklıkla kullanılıyor. Bilinçsiz ürün kullanımı ise belirtileri ciltte görülen bazı genetik hastalıkların anlaşılmasını zorlaştırırken uzmanlar, ciltte görülen anormal değişikliklerin araştırılması gerektiğine dikkat çekiyor.


Güzel hissetmek ya da yaşlanma belirtilerini gizlemek isteyen birçok kadın, kozmetik ürünlere yöneliyor ve güvenilir buldukları markaların ürünlerini kullanıyor. Kozmetik ürünlerin, belirtileri ciltte görülebilecek bazı genetik hastalıkları baskıladığını belirten İntergen Genetik ve Nadir Hastalıklar Tanı ve Araştırma Merkezi Kurucusu Prof. Dr. Serdar Ceylaner, “Ciltte görülen bulgular, birçok hastalığın belirtisi olabilir. Kozmetik ürünlerin kullanımı ile ve ‘Benim cildimde böyle, ne yapalım’ şeklindeki yaklaşımlarla bu belirtiler örtbas ediliyor ve hastalıkların gözden kaçmasına sebep oluyor. Hastalığın doğru tespiti için mutlaka klinik olarak değerlendirmek ve gerekirse bazı genetik testlerin yapılması gerekiyor” dedi.



Erken Cilt Yaşlanmasına Dikkat

Genetik hastalıkların ciltte görülen belirtileri hakkında bilgi veren Prof. Dr. Serdar Ceylaner şunları söyledi: “Erken cilt yaşlanması bazı hastalıkların habercisi olabiliyor. Örneğin, kişinin cildi, yaş grubundan beklenenden daha yaşlı görünüyorsa ya da sık meydana gelen morarma, cilt altı kanamaları, açık ya da koyu renk lekeler gibi bulgular varsa bu durum mutlaka araştırılmalı. Çünkü cilt altı kanamaları gibi bulgular, otoimmun damar hastalıkları ve pıhtılaşma bozuklukları gibi durumlarla ilişkili olabilir. Ultraviyole ışınlara duyarlı hâle getiren bazı hastalıklar ya da taşıyıcılar da söz konusu olabilir.


DNA tamir mekanizmasındaki bozukluklarla oluşan bu hastalıklar, çeşitli kanser tiplerinin ortaya çıkma riskinin artmasına da yol açabiliyor. Hızlı değişiklik gösteren lezyonlar, kanser riski açısından değerlendirilmelidir. Hastalara doğru tedavi planı oluşturulmalıdır.”



Prof. Dr. Serdar Ceylaner |  İntergen Genetik ve Nadir Hastalıklar Tanı ve Araştırma Merkezi Kurucusu
Prof. Dr. Serdar Ceylaner | İntergen Genetik ve Nadir Hastalıklar Tanı ve Araştırma Merkezi Kurucusu

Kozmetik Ürünler

Hassasiyetle Kullanılmalı


Cilt bulguları yaşıtlarıyla uyumlu olan kişiler dahi kozmetik ürün kullanırken tıpkı ilaç gibi hassasiyet göstermeleri gerekir. Bazı kişilerin cildi kozmetik ürünlere karşı hassas olabilir. Bu durumun aşırı yaşanması hâlinde kullanılan maddelerin veya markaların değiştirilmesi gerekir. Tüketiciler, bu aşamada markaların ürünlerinin içeriğini kontrol etmeli. Yeni bir marka ile tanıştıklarında vücutlarının verdiği tepkilerin kaydedilmesi, nelere karşı hassas olunduğunu belirleme konusunda da faydalı olabilir. Çünkü, kişinin genel olarak kozmetik ürünlere hassasiyeti varsa, hipersensitif deri yapısına sahip olma ihtimali var demektir. Bu durumda, alerjik araştırmalar ve otoimmun hastalıklar için genetik risk analizlerinin yapılması önemli bir rol oynuyor.


Cilt Bozukluklarında Genetik Merkezlerde Test Gerekebilir

Kişide; egzama, cilt kızarıklıkları, sivilcelenme mevcutsa ve altın olmayan takılara, deterjanlara alerjik reaksiyon gösteriyorsa cilt bozukluğu hastalıkları olabilir. Otoimmün ismiyle de bilinen bu rahatsızlıklarla günümüzde de çok sık karşılaşıyoruz. Söz konusu hastalıklara sahip kişilerin kullandığı kozmetik ürünler, belirtileri yok edebiliyor. Bu yüzden, öncelikle teşhisin yapılması ve uygun ürünlerle tedaviye başlanması hastanın hayat kalitesini artırıyor. Klinik değerlendirme ve yapılacak ileri düzey genetik araştırmalarla hastalıkların nedenleri bulunmalı ve buna uygun tedavi planları yapılmalı. Hastalar veya hekimleri, süreci yönetmek için genetik tanı merkezleriyle iletişime geçebilirler.”

  • Yazarın fotoğrafı: BODRUMDergi
    BODRUMDergi
  • 7 Şub 2024
  • 2 dakikada okunur
Tıpta infertilite şeklinde adlandırılan kısırlık, küresel bir sağlık sorununa dönüşüyor. Dünya genelindeki yetişkin nüfusun yüzde 17,5’inin kısır olduğu saptanırken bu oran Türkiye’deki yetişkinlerde yüzde 15 olarak kaydediliyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Sevtap Hamdemir Kılıç, kısırlığa dair ayrıntıları ve hastalığı tetikleyen unsurları BODRUMDergi ile paylaştı.


Doğurganlık, çocuk sahibi olmak isteyen dünya genelindeki birçok çift için endişe kaynağı olmaya devam ediyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Sevtap Hamdemir Kılıç, tıpta infertilite olarak adlandırılan bu hastalıkla ilgili şunları söyledi:


Sigara, Alkol ve Düzensiz Yaşam Tarzı Kısırlığı Tetikliyor


Prof. Dr. Sevtap Hamdemir Kılıç | Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı
Prof. Dr. Sevtap Hamdemir Kılıç | Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı

“İnfertilite, bir yıllık korunmasız ilişkiye rağmen gebelik durumunun oluşmaması şeklinde ifade edilir. Dünya genelinde 6 çiftten biri çocuk sahibi olmakta zorlanırken bunun nedenlerinin başında kısırlık geliyor. Bu tablo kısırlığın küresel çapta bir sağlık sorunu olduğunu gösteriyor ve kadın ya da erkeklerde farklı sebeplerden dolayı ortaya çıkıyor. Kısırlık, erkek üreme sisteminde meninin dışarı atılmasındaki problemlerden, spermin yokluğu ve spermin şekli ya da hareketindeki anormalliklerden kaynaklanıyor. Kadınlarda ise yumurtalıklar, rahim, fallop tüpleri ve endokrin sistemindeki çeşitli değişkenlerden dolayı ortaya çıkarken iki farklı gruptan oluşuyor. Kısırlık daha önce hiç gebe kalınmaması ya da daha önce en az 1 kez gebe olunmasıyla ayrıştırılıyor. Her iki durumda da hastalık, önemli teşhis ve tedavi süreçlerini kapsıyor. Kısırlığın oluşmasını tetikleyen bazı nedenler bulunuyor. Örneğin, kadınlarda kısırlık riski, tedavi edilmeyen cinsel enfeksiyonlar, güvenli olmayan doğum ya da kürtaj, pelvik cerrahi komplikasyonlar, hormonal bozukluklardan dolayı artabiliyor. Erkeklerde ise üreme sisteminin tıkanması, genital sistemdeki yaralanmalar veya enfeksiyonlar kısırlık olasılığını yükseltebiliyor. Öte yandan her iki cinsiyette de sigara ve alkol kullanımı, düzensiz yaşam tarzı kısırlığın oluşmasını tetikleyebiliyor.



Tedavi Yöntemleri Hastalara Göre Değişiyor

Gelişen teknoloji ile anne, baba olma hayali kuran bireylere çeşitli tedaviler uygulanabiliyor. Bunlardan biri de tüp bebek yöntemi. Tüp bebek tedavisine başlamak için âdet döneminin ikinci ya da üçüncü gününü beklemek gerekiyor. Tedavi süreci altı aşamaya ayrılıyor. İlk üç aşama hormon tedavisi ile yumurtaların uyarılması, yumurta toplama, baba adayından sperm alınmasından oluşuyor. Bunları dölleme, embriyo transferi ve gebelik testi süreci takip ediyor. Ancak elbette her tedavide olduğu gibi kısırlıkta da uygulanacak yöntemler hastaya göre değişkenlik gösteriyor.”

  • Yazarın fotoğrafı: Dt. Ebru Küçük Erşan
    Dt. Ebru Küçük Erşan
  • 5 Oca 2024
  • 2 dakikada okunur
Ağız bakımı ve koruyucu tedavilerin yapılması, diş hekimini belli aralıklarla ziyaret etmek, yüz kaslarının doğru ve düzgün çalışması; yüzde daha fresh bir görüntü oluşmasına ve cildin genç kalmasına neden olur. Bunun tam tersi durumlarda ise insanların yaşı ilerledikçe dişlerde fizyolojik veya patolojik aşınmalar meydana gelir. Bu kayıplar konjenital diş anomalileri, parafonksiyonel alışkanlıklar, erezyon, abrazyon gibi sebeplerden dolayı meydana gelen dişlerdeki madde kaybı, fizyolojik sistem tarafından tolere edilemez ve oklüzal dikey boyut kaybı yaşanır. Stresli bir hayat yaşamak, dişlerinizi sıkıp gıcırdatmanıza yol açarak sizi hem fiziksel hem de duygusal olarak yaşlandırır.


Bunun sonucu olarak fonksiyon, estetik görünüm fonasyon ve temporomandibular eklem sancıları yaşanabilir. Bu madde kayıpları geri dönüşümsüz olması nedeniyle çoğunlukla tedaviye gereksinim duyulur.


İnsanlar yaşamları boyunca birçok fonksiyonel aktiviteden dolayı dişleri aşınmaya maruz kalabilir. Dişin mine dokusunda yıkım başladığında, zamanla ileri derecede aşınmalara neden olur. Bu aşınmalarda etiyolojik nedenler, mekanik, kimyasal ve psikolojik etkenler, ideal kapanış olmaması, kötü alışkanlıklardır. Aşınmış dişlerde hassasiyet, çiğneme problemi, konuşma fonksiyonunda bozulma ve estetik ciddi olarak sorun yaratmaktadır. Hastanın ağzını kapattığında dudakların inceldiği, dudak kenarlarının düştüğü, alt çene ucunun çıkık durduğu, nasolabial derinlik artmaktadır. Bazı durumlarda hasta yaşını olduğundan daha fazla göstermektedir.



Dikey boyut dediğimiz yükseklik düştüğünde burun ve çene ucu yaklaşmaya başlar, dudak kenarları hafif aşağı düşer ve dudaklar incelir. Hatta ileri dönemde yanak kasları kısalır ve buldog görüntüsü oluşabilir. Bu kaybedilen sert doku da facelift etkisi yaratır.


Estetik işlemler yaptırmadan önce mutlaka diş hekimine gidip diş kontrolleri yaptırılmalı, eksik sert doku kaybı varsa onarılmalı sonra estetik işlere girilmelidir.


Diş Aşınmalarında Erezyon: Bakteriler, mekanik ve travmatik nedene bağlı olmayan herhangi bir kimyasal etki sonucu geri dönüşümsüz sert doku kaybına neden olur.

Abrazyon: Mekanik olarak sert diş fırçalamak, iğne, ısırmak ve tütün çiğnemekle oluşur.

Atrizyon: Isırma ve çiğneme sırasında karşılıklı dişlerin birbirlerine sürtünmesi suretiyle veya diş gıcırtdatma gibi kötü alışkanlıkların sebep olduğu diş aşınmalarının adıdır. Diş dişe değmesi sonucu oluşan sert doku kaybıdır.


Günümüzde diş sıkma (bruksizm) ile beraber bu faktörlerde etkileyerek dişlerde aşınmalar hızla artmıştır. Stresli bir hayat sürmek dişleri gıcırdatmak hem fiziksel hem de duygusal olarak insanları olduğundan yaşlı gösteriyor. Diş sıkmada sadece stres faktörü yoktur. Diş uyumsuzlukları, yüksek dolgular, kırık dişler, ağızda dengesiz kapanış, kas rahatsızlıkları da etkendir.


Diş gıcırdatma tedavisinde önce temel etkeni bulmak gerekir. Dişlerle ilgili sorun varsa çözülmeli, plaklar yapılmalı ya da botoks uygulanmalıdır. Böylece kaslarda rahatlama olur. Psikolojik tedavide ise nöral terapi, gece plağı ile dişleri koruyabiliriz.



Bütün bunları erken kontrol altına almak için diş hekimini belli aralıklarla ziyaret etmek gerekir. Ağız bakımı ve koruyucu tedavilerin yapılması gerekir. Yüz kasları doğru ve düzgün çalıştığında yüz de daha fresh görünür. Daha ileri aşınmaların olduğu durumda ise kaybedilen sert dokuyu yerine koymak gerekir. Bunun için dijital diş hekimliğinde kişiye özel yapılan protezlerle daha sağlıklı dişler ve kas dokusu sağlanır. Diş hekiminizle birlikte ağzınızı takip etmeniz, küçük tedbir ve dokunuşlar uzun vadede daha büyük sorunlarla karşılaşmanızı önler. Sağlıklı Günler.

Bodrum Dergi Web Sitesi © Yabancı Ses Prodüksiyon tarafından hazırlanmıştır.

bottom of page