Çocukluğundan beri sanatla iç içe bir yaşam süren Zeynep Tarhan Muslu, profesyonel olarak renklerle çalışmayı seçmiş. Renk Şifresi kitabının da yazarı olan Zeynep Tarhan Muslu ile doğru renk seçiminin püf noktalarını konuştuk.
Renklere olan ilginiz nasıl başladı?
Renklere olan ilgimi anlatmaya nasıl bir ailede büyüdüğümden bahsederek başlayayım. Türkiye’nin ilk grafik tasarımcılarından iki tanesinin çocuğuyum. Ben çok fazla renk materyali olan, sürekli birilerinin bir şeyler boyayıp çizdiği, tasarım yaptığı, desen çalıştığı, sürekli maketler ve ambalajlar yapılan ve o malzemelerin bir kısmıyla benimle kardeşimin de oynamasına izin verilen bir evde büyüdüm. Belirli duvarları boyamak serbestti; mesela boya, badana öncesi biz kardeşimle duvarları boyardık, sonra boyacı gelirdi. Yani kontrollü özgürlüğün olduğu bir evde büyüdüm.
4,5 yaşından beri bale yapıyorum. Hep daha kreatif taraftaydım, ilkokul üçüncü sınıfta kendim dergi çıkarmaya başladım. 1 seneye yakın çıktı, hatta o kadar ilgi gördü ki sınıfta rakip dergi çıktı! Özgeçmişimin başlangıcı orada oldu. Hem dergiciliğe ve yazmaya hem de renklere çok ilgili bir çocukluk dönemi geçirdim. Sonrasında Notre Dame de Sion’dan ve bale eğitimi aldığım okuldan peşpeşe mezun oldum, üniversiteye girdim. 2005 yılında Seninle Dergisi’nde staj yapmaya başladım ve o yıl Marie Claire bir moda editörü yarışması açtı, onu kazandım. Sonra bu sayede Marie Claire’e geçtim. Bu arada Fransız Mütercim ve Tercümanlık okuyordum fakat dayanamayıp bir yandan da Yıldız Teknik Üniversitesi’nde sanat yönetmenliği okumaya başladım. O sırada üç dergide moda editörü olarak çalışmaya başladım; Marie Claire, Seventeen ve Super Alışveriş dergilerinde. O dönem Türkiye’deki dergiciliğin en keyifli olduğu zaman aralığıydı. Sonra dijitalleşmenin etkisiyle dergiciliğin koşulları da zorlaşmaya başladı. 2013 yılı gibi dergilerden biraz çekilmeye başladım, 2015’ten sonra da Lara’ya hamile kalmaya karar verdikten sonra artık dergiciliği ve prodüksiyon yapmayı bıraktım. İşte o noktada da renklere tamamen odaklanmıştım.
Peki, profesyonel olarak renklerle ilgili çalışmaya nasıl karar verdiniz?
Çocukluktan beri renklere ilgim çoktu ayrıca moda editörüyken de bana sürekli albüm kapağı, konser styling gibi işler; ‘Benim gardırobumu detoks yapalım, değiştirelim’ gibi teklifler geliyordu. Uzun soluklu çalıştığım kişiler de oldu, tek seferlik çalıştıklarım da. Bu kişilerin dağılmalarının ortak noktası şuydu: Evet, herkes bir şekilde zevkli ya da bütçesi olan alışveriş yapabiliyor ama dağılmalarının sebebi renk bilgilerinin olmamasıydı. Kendileri için doğru renkleri bilmiyor olmaları ve buna odaklanmamalarıydı asıl sorun. Bu yüzden de çok fazla boş alışveriş yapılıyor. Mesela; renkten bağımsız kıyafeti beğeniyor ama bu parçaların büyük çoğunluğu giyilmeden tamamen bir gardırop mezarlığı olarak durmaya başlıyor. Bu kişiler bunları elden de çıkaramıyor. Ona zaman ayırmıyor işte bu hatadan dönülmesi için insanlara renk bilgisinin verilmesi gerektiğini anladım. Bu işe, önce onlara tavsiye vererek daha sonra da profesyonel anlamda renk seansları yaparak başladım.
Renk şifresi seansları nasıl geçiyor?
Seanslar tabii çok konsantre oluyor, benim renk şifresini ortaya koyup tavsiyeler vermem için kişinin renklerinin yanı sıra yaşam tarzını, mesleğini iyice anlamam gerekiyor. Bir saatlik zaman diliminde kişinin tüm hikâyesini dinliyorum. Bana gelen danışanlar arasında üst düzey CEO’lar da var, öğrenciler de. Derken bu renk bilgisini daha da çok kişiye ulaştırma isteğim beni bu konuda kitap yazmaya yönlendirdi. Böylece herkes ana renk tonlarını öğrenip doğru seçimler yapabilecekti. Kitap yazmak dergicilik zamanımdan beri hep aklımdaydı. O sırada da bebeğim Lara doğdu ve ben yüz yüze seansları azalttım, kitaba yöneldim. Ve seanslarda en genel geçer, herkeste sonuç veren renk kombinlerini toplayarak kitaba dönüştürdüm. Bu yüzden de kitap bayağı iyi sonuç veriyor. Çoğunluk buradan renklerini rahatlıkla bulabiliyor. Kitap 2019 yılının ortalarında ivme kazandı ve ardından pandemi oldu.
Pandemi çalışma düzeninizi nasıl etkiledi?
Pandemi döneminde, akıllı telefonlar da bu kadar gelişmişken ‘Ben neden uzaktan seans yapmayı denemiyorum’ dedim. Bunu deneyimlemek için sosyal medyamda renk şifresini keşfetmek isteyen takipçilerimden bana belirli kriterlerde fotoğraflar yollamalarını istedim. 150-200 kişi başvurdu. 2020 yılında yaklaşık 200 kişiyle online çalıştım. Çok da tatlı bağlar kurdum onlarla, yılın ilk yarısı böyle geçti. Orada online görüşmelerin de sonuç verdiğini gördüm ve öyle olunca online seansları da ekledim. Böylece dijitale aktarılamaz denilen bu renk analiz dünyasını, dünyada ilk defa online seansa çevirdim. Renklerin Şifresi, dünyada ilk defa renk analizi anlatan uygulamalı kitap oldu. Bildiğimiz kadarıyla dünyada da ilk defa uygulamalı olarak renk analizi yaptırıp sonuç bulduran kitap oldu.
Renk şifresi nedir? Renk şifresinde kaç renk grubu vardır?
Renk şifresi, kişiye yakışan renk ton skalasını teknik olarak doğru tanımlar ve kişinin tüm renk kararlarını bu teknik tanıma göre nokta atışı vermesini sağlar. Burada “senin rengin yeşil”, “senin rengin mor” gibi bir renk belirlemiyoruz. Herkes her rengi giyebiliyor ama hangi tonunu giyeceğini tam olarak tanımlarsa doğru tonu bulabilir ancak. Renk şifresinde renk gruplarına odaklanmaktan ziyade kişilerin renk özelliklerine odaklanmayı tercih ediyoruz. Üç adet renk ekseni var; ısı, derinlik ve netlik. Bu üçünün tam olarak neresinde duruyor, bunu tespit ediyoruz. Sonrasında ise doğru alışveriş ve doğru imaj yönetimi geliyor.
Her renk bir mesaj mı barındırır?
Evet, her rengin bir anlamı vardır. Tabii istenen anlama ulaşabilmek için kişiyle uyum ya da konumuz bir eşya ya da mekânsa tasarımla ve materyalle uyum çok önemli. Renk kullanımı oranı, diğer renklerde ne şekilde ve ne oranda eşleştiği gibi meseleleri doğru çözmek şart. Yoksa rengin mesajının tek başına pek de bir anlamı kalmaz.
Herkesin bir rengi var mıdır?
Herkesin bir rengi yoktur. Herkesin çok rengi vardır. Çok geniş bir ton skalası bu, herkesin skalası içerisinde gök kuşağındaki tüm renklerin farklı farklı tonları var aslında. Tüm kişisel renkler, kişi özelinde asla değişmeyen bir ton ayarı içeriyor. Bu ton ayarı bir renk analizi seansıyla da keşfedilebilir ya da kitabım Renk Şifresi’ni evde uygulayarak.
Peki, Color Tunes yani kozmetik markanız nasıl doğdu? Bir kozmetik serisi çıkarmaya sizi ne yönlendirdi?
Bana gelen danışanların yüzde 90’ı kadın, benim seansımdan çıkanların yüzde 90’ı alışverişe gider ve bu alışveriş genelde bir rujla sonuçlanır. Neden ruj alır? Favori rengini hemen yüzünde görmek ister. Ayrıca ruj her zaman çantada olan bir üründür. Renklerini keşfetmiş olmanın heyecanıyla hemen uygulama yapmak ister ve her şeyle de kombinleyebileceği bir ürün olduğu için direkt ruj ya da oje alır. “Extended” yani genişletilmiş seans yaptığım zaman son 15 dakikada danışanlarıma makyaj çantası detoksu yapıyordum. ‘Elindeki tüm makyaj malzemelerini getir, sana makyaj çantası detoksu yapacağım’ diyordum. Ve orada bir sürü malzemeden çok azının aslında kendi renklerine göre olduğunu görüyordum. İnsanların kozmetikte de ne kadar dağıldığını ve yanlış alışveriş yaptığını görüyordum. Ve ben o noktada ‘İşte senin rengin bu, al bunu kullan artık’ diyen pozisyondaydım. Bu sebeplerle 2021 yazı gibi kozmetik araştırmasına girdim.
Renk şifresi tekniğiyle yaratılmış Color Tunes koleksiyonu, multifonksiyonel ürünleriyle pratik kullanım sağlıyor. Her biri bir renk şifresi grubundan ilham alan ve birbiri arasında da kombinlenebilen 4 seride Stay Tuned Cheek Duo krem allık ve highlighter, Kiss The Tune dudak renklendirici, Shine Lip Oil dudak yağı, Eyes On You göz kalemi ve Starlash maskara mevcut.