- BODRUMDergi
- 16 Şub
- 3 dakikada okunur
Sömestir tatili geldiğinde her ne kadar çocukları ve gençleri tatil heyecanı sarmış olsa da kimi ailelerde karne gerginliği yaşanabiliyor. Sömestir, bazı çocuklara göre tatil ve eğlence iken bazılarına göre ise yaşanan sınav ve not stresi sonrası ailelerle yüzleşme olabiliyor. İlkokul çağındaki çocukların okula başladıklarında adaptasyon sorunları yaşamamaları için
uygun bir tatil programı oluşturulması önemli. Ortaokul ve lise çağındaki çocuklar için ise ilerde kaygı ve özgüven eksikliği gibi sorunlara yol açabilecek duyguların önüne geçilmesi
büyük önem taşıyor.

Sömestir tatili için ebeveyn tutumlarının önemine değinen Psikolog Buse Başakgil, çocuk ile anne-baba arasındaki iletişim kopukluklarının çocuğun ailesinden uzaklaşarak dış çevreye yönelmesine neden olacağını vurguluyor.
Psikolog Buse Başakgil ebeveynleri uyararak şunları söyledi: “Çocuğunuzun karnesini başka karneler ile kıyaslamayın. Akranları ile kıyaslanmak, arkadaşlarının kendisinden daha iyi olduğuna vurgu yapmak, başarısızlıkla suçlamak; çocuğunuzda kaygı, yetersizlik, özgüven eksikliği ve hatta değersizlik duygusuna yol açar. Bu nedenle karne notlarını değerlendirirken öncelikle karnedeki olumlu yönlere vurgu yapın. Bu durum, onun özgüveninin artmasına, başarı duygusunun pekişmesine zemin hazırlar. Olumlu yönleri vurguladıktan sonra çocuğunuzun kendini ifade etmesine de fırsat vererek başarısızlıklar üzerinde durmak, bu durumun nedenlerini birlikte, suçlayıcı ve yargılayıcı dil kullanmadan değerlendirmek gerekir. Bu nedenle esasında sömestir, başarısız olunan derslerin desteklenmesi ve telafisi için bulunmaz bir fırsattır.

Çocuğunuz Hayattan ve Sizden Kopma Duygusu ile Tanışmasın
Başarısızlık geçici bir durumdur. Karnedeki notların çocuğun kimliğine ait bir özellikmiş gibi yaftalanmasının ve ‘Sen tembelsin, yaramazsın, aklın beş karış havada! Bu gidişle ikinci dönemde sınıfı geçemezsin, bu kadar çalışmayla başarılı olamazsın’ gibi söylemlerden kesinlikle uzak durulması gerekiyor.
Örneklerle belirttiğimiz bu tip cümleler çocukta ‘Ben hiçbir işe yaramıyorum, hep başarısızım ve öyle kalacağım’ algısına sebep olup kaygıyı arttırır, çocuğun özgüvenini azaltır. Çocuk bir alanda başarısız ise ilgi alanları değerlendirilip iyileştirmeye yönelik neler yapılacağına bakılması gerekiyor. Geçmiş yıllarda ailesinin tepkisi nedeniyle karne yüzünden intiharlar gündeme gelmişti. Kırık karne notları yoğun kaygı ve cezalandırma korkusu ile birleşerek yaşama son verme girişimine neden olabilir. Çocukların aldıkları karne ve sınav notları maalesef onların değerlerini belirleyen bir ölçüt hâline geldi. Bu nedenle çocuklar başarısız olduklarında kendilerini aynı zamanda değersiz hissediyorlar ve bu durum sadece o dönemle kısıtlı kalmıyor. Geleceğe yönelik umutsuzluk, ‘ben yeterince akıllı değilim, çalışkan değilim’ gibi düşünceleri yaratıyor. Kişinin kendine duyduğu değer ve saygıda düşme oluyor. Bu da bazen, çocuğun kendine zarar verici davranışlara başvurmasına neden olabiliyor.

Pahalı Hediye, Öğrenme ve Gelişme Hedefinde Sapmaya Neden Oluyor
Okul dönemi çocuk ve gençler için hediye seçiminde daima öncelik sözlü ödül olmalı, daha sonra ise çocuğun istediği, yaşı ve sınıfı ile uyumlu bir maddi ödül olabilir.
Maddi ödülün değerinden çok, sembolik anlamı önemlidir. Özellikle ilkokul seviyesinde olan çocuklar için karmaşık olmayan basit oyuncaklar, boya kalemleri, top, bisiklet, giysi, doğa tatili, sinema ve müze gezileri olabilir. Karne hediyesi olarak bilgisayar, çok pahalı oyuncaklar, değerli takı, cep telefonu, evcil hayvan alımını önermiyoruz. Çocuk ders notlarının yüksek olduğunda pahalı bir hediye ile ödüllendirildiğinde çocuğun birincil hedefi öğrenmek ve gelişmekten çok ödüle ulaşmak olacaktır. Dolayısıyla anne ve baba ile çocuk arasında yapılan hediye anlaşması ya da pazarlığının, öğrenme ve okul başarısına hiçbir katkısı olmayacaktır.

Ebeveynlerin Kötü Karne Sonrası Yapmaması Gereken Davranışlar
Öncelikle kötü not getirdiği için çocuğunun ilgi duyduğu voleybol, futbol benzeri bir alanı kısıtlamak sıklıkla karşılaştığımız hatalı davranış modellerinden. Ayrıca sürece değil, sonuca odaklanmak yani karnedeki notlar kötü gelse dahi dönem içerisinde ders çalıştığı, emek verdiği görülen çocuğun notu kötü diye onu yargılamakta bu duruma dahil olan davranışlardan. Yine karne görüldüğünde, ilk önce düşük notlara odaklanıp bunlar üzerinden yorumlar yapmak ve kötü not getirdi diye çocuğunuzu şefkatten, ilgiden ve sevgiden mahrum bırakmak gibi tutumlarda, klinik olarak sıklıkla karşılaştığımız ve onaylamadığımız durumlardır.”