top of page
  • Yazarın fotoğrafı: Özge Zeki
    Özge Zeki
  • 30 May 2023
  • 2 dakikada okunur
‘Dr. Yasemin Savaş Kaliteli Yaşam Kliniği’ Kurucusu Medikal Estetik Hekimi Yasemin Savaş, kollarımızı yaz ayları için hazırlamamız için önerilerini aktarıyor.


Deri sarkması; yaşlanma, kilo alıp verme, cildin kolajen ve elastin yapısının bozulması sebebiyle, derinin kendini yer çekimine bırakması ile meydana gelir. Birçok kadının kol sarkması problemi yaşamasının çok temel bir nedeni vardır. Kadınlar, daha yağlı ve yumuşak bir dokuya sahiptirler ve kol gücünü erkeklere oranla daha az kullanmaları gerektiği için kol sarkması kadınlar arasında erken yaşlardan itibaren yaygın rastladığımız cilt sarkmalarının başında gelir.


Dr. Yasemin Savaş | Dr. Yasemin Savaş Kaliteli Yaşam Kliniği Kurucusu
Dr. Yasemin Savaş | Dr. Yasemin Savaş Kaliteli Yaşam Kliniği Kurucusu

Kışın uzun kollu bluzlar, kazaklar sayesinde saklayabildiğimiz kollarımız, havaların ısınması ile birlikte açığa çıkacak ve belki de kendimizin bile fark etmediği değişikliklerle karşı karşıya kalacağız. Sporsuz yaşam, sürekli kilo alıp vermeler, ciltte esneklik kaybı sonucunda yağlanmalar ve sarkmalar meydana gelebilir. Yaşında artmasıyla vücuttaki elastik ve kolajen liflerin yapısında, şeklinde bozulma ve cilt altı yağ tabakasında küçülmeler meydana gelir. Bunun sonucunda vücut dokularında gevşeme ve sarkmalar olur. Sarkmalar, dalgalanmalar, yağlanmalar giydiğimiz kıyafetleri sınırlayabileceği gibi hareketlerimize de sınır getireceği kesin. Kol sarkıklığı olanlar, özellikle yaz aylarında askılı kıyafetleri giymekten, alkışlamak ya da el sallamak gibi çok basit günlük hareketleri bile yapmaktan çekinirler ve özgüven kaybı yaşarlar. Yaptığınız egzersizler kollarınızı güçlendirmenize yardımcı olur ve kol kaslarınızın gelişmesini sağlar, fakat esnekliğini kaybetmiş ve yağ birikmiş cilde pek faydası olmaz. Bu bölgeye kollajen aşıları, enzim aşıları ve ip uygulamaları gibi daha özel tedaviler gerekir.


Kişinin ihtiyacına ve cilt yapısına göre, odaklı ultrason (hifu), BBL lazer, radyofrekans gibi tedaviler planlanabilinir. Bu yöntemler ile bu bölgedeki kasları kuvvetlendirir, cilt elastikiyetini artırır, sıkılaşma toparlama gibi aynı seansta cilt gevşekliği sorununu da çözmüş oluruz. Seans sayıları ve süreleri kişinin ihtiyacına göre planlanır, hasta işlemler sonrasında sosyal hayatına rahatlıkla devam edebilir. Özellikle, yüksek saflıkta üretilmiş özel enzimlerin ve hyaluronik asitlerin desteği ile terapatik dozlarda karışımın vücuda enjeksiyonu sayesinde koldaki sarkmalarda etkin ve hızlı sonuç almak mümkün üstelik hayata ara vermeden. Eğer sarkma ve gevşeme ile birlikte yağlanma da varsa bu tedavi ile hem yağlanmaya hem de sarkmaya çözüm bulmak mümkün. “Eğer kol içlerindeki sarkıklık ileri düzeyde değilse, toparlamak ve ileriye dönük sarkıklıkların önüne geçebilmek için medikal iplerin cilt alt dokusuna örümcek ağı gibi işlendiği ameliyatsız cilt gençleştirme tekniğinden faydalanabilirsiniz” diyen Dr. Yasemin Savaş, bu iz bırakmayan tekniğin, yer çekimine ve kilo alıp vermeye bağlı olarak gelişen sarkmaların toparlanmasına ve kol içlerinin form kazanmasına da fayda sağladığını vurguluyor.


Eskiden yüz germe ameliyatı olarak adlandırılırken facelift artık günümüzde daha çok hacmin doğru şekilde dağıtılmasını sağlayan işlemler olarak düşünülebilir. Facelift’ten en iyi sonucun hangi koşullarda alındığını ve sonrasında tamamlayan işlemleri Clinic Arts Estetik Kliniği’nden Op. Dr. Metin Kerem’e sorduk.


Facelift hangi durumlarda tercih edilir?

Yaşa bağlı olarak ya da doğumsal özelliklerimizden dolayı yüzümüzün belli noktalarında sarkmalar oluşabilir. Ve yahut da yüzdeki yumuşak doku hacminin yüze dağılımıyla ilgili problemler olması durumunda yaptığımız işlemlerdir facelift. Bu volümün yüze daha doğru bir şekilde dağıtılmasını, bununla birlikte sarkıklıkların da alınmasını sağlayan ameliyatlar grubuna facelift diyoruz. Eskiden yüz germe ameliyatı olarak adlandırılırken facelift artık günümüzde daha çok hacmin doğru şekilde dağıtılmasını sağlayan işlemler olarak düşünülebilir.



Peki, facelift bütün kırışıklıkları ortadan kaldırır mı?

Facelift, her zaman için tüm kırışıklıkları ortadan kaldıracak diye bir kural yok. Özellikle ince kırışıklıklar, göz çevresinde gülme ile oluşan, kaş çatma ile oluşan, alın çizgilerinde gördüğümüz kırışıklıklar ve dudak çevresindeki dikey kırışıklıklar facelift ameliyatı ile çok fazla iyileşmeyebilirler. Bizim buradaki olaya bakış açımız şu; facelift burada ana işlem, temel yaptığımız iş yüz germe. Bu ne yapıyor? Yüze genel bir gençlik veriyor; üç boyutlu olarak, volümetrik olarak, hacimsel olarak. Yüzün gençlik topografisine yeniden kavuşmasını sağlıyor. Bunun üzerinde biz bu çadırı inşa ettikten sonra, çadırın birinin üzerindeki ince kırışıklıklar, lekeler, vesairelerde facelift ile birlikte veya facelift’ten sonra yapılan bir takım ek işlemlerle (botoks gibi, lazer gibi, dolgular ya da yağ enjeksiyonları gibi) ortadan kaldırılıyor. Bu yola çıkan bir kişi, mümkünse sadece yüz germe cerrahisi değil, yüz germe ve sonrasında göreceği dolgu, botoks ve lazer gibi bir takım tamamlayıcı tedavilerle de birlikte ilerlediği takdirde sonucun iyinin de ötesinde, mükemmel seviyesine yükseleceğini bilmeli.



Dolguyu facelift’ten önce mi, sonra mı yapmalı?

Dolguyu facelift’ten sonra yapmak lazım. Çünkü dolgu gerektiren problem büyük bir ihtimalle zaten yüz germeden sonra çözülecektir. Ameliyatta çözülmeyen ufak tefek problemler için dolguyu ameliyat sonrası şişlikler indikten sonra kullanmak daha mantıklı bir seçim olur.



OP. DR. METİN KEREM | CLINIC ARTS ESTETİK
OP. DR. METİN KEREM | CLINIC ARTS ESTETİK

Peki, facelift’ten sonra dolgu hangi durumlarda uygulanır?

Dolgu uygulaması, yüz germe işleminden sonra pek çok noktada bizim işimizi kolaylaştıran, ufak tefek problemleri çözmekte ve sonuçlarımızı iyiden daha da iyiye taşımaya yardımcı olan uygulamalardır. Örneğin, bir hastanın yüzüne güzel bir facelift ameliyatı yaptıktan sonra zayıf dudakları dolguyla güçlendirmek o ameliyatın etkisini artıracaktır. Facelift’in etkisinin çok yeterli olmadığı ince kırışıklıklarda da yine dolgulardan faydalanmak sonucu daha öteye götürür.




Dolgu uygulamalarının süresi ne kadardır?

Dolgu uygulamalarının etki süresi iki temel faktöre bağlıdır. Bunlardan birincisi dolguyu uyguladığımız bölge, ikincisi de uygulanan dolgunun türü. Dolguyu uyguladığımız bölgede kan dolaşımı ne kadar fazla ve hızlı ise o dolgu oradan o kadar çabuk eriyecektir. Buna en iyi örnek dudaktır, genelde yüz dolguları içerisinde en çabuk eriyen dolgular dudak dolgularıdır. İkinci faktör ise yapılan dolgunun tipi; genellikle daha yoğun özellikle kemik üstüne daha derin dokuya yaptığımız dolgular uzun süre kalıcı olma eğilimindedir. Yumuşak kıvamlı akıcı dolgular ve çapraz bağlı olmayan dolgular daha erken dönemde erimeye meyillidir. Ortalama bir süre vermek gerekirse dolguların ömrü 8 ila 12-14 ay arasıdır. Bu söylediklerim hyalüranik asit dolgular için geçerli. Özellikle göz altı gibi bazı bölgelerde bu süre 2 yıla kadar uzayabilir.


Dolgu ile botoksun farkı nedir?

Dolgu ve botoks birbirinden tamamen farklı ürünler. Dolguların amacı bir yere volüm vermek, bir yeri doldurmak. Örneğin, dudağın içerisine bir miktar dolgu yapılırsa o dudak büyür. Botoks ise bir ilaçtır ve bu ilaç yapıldığı yerdeki kasların kasılmasını engeller. Yani sinir uyarısı gelmesine rağmen o kas kasılamaz. Kasılamadığı zaman da o kasın kasılmasına bağlı oluşan kırışıklıklar oluşamaz. Bunun en güzel örneği kazayağı bölgesi, kaş arası ve alın çizgileridir. Bu bölgelerimize botoks yaptığımız zaman, hasta oradaki kasını fazla kullanılmadığı için kırışıklık oluşmaz. Botoksun etki süresi aşağı yukarı 4 ay kadarken, dolguların etki süresi yerine göre 6 ay, 8 ay, 1 yıl ya da 2 yıla kadar uzanabilir.


  • Yazarın fotoğrafı: Özge Zeki
    Özge Zeki
  • 27 May 2022
  • 3 dakikada okunur

Sosyal medyanın da etkisiyle genç yaşta estetiğe ilgi ve talep hızla yükseliyor. Oysa hem fiziksel hem de ruhsal gelişimini tamamlamamış çocuklarda bu tür işlemlerin yapılması, telafisi mümkün olmayan zararlara sebep olabiliyor. Clinic Arts’tan Op. Dr. Metin Kerem, bu konuyla ilgili sorularımızı yanıtladı.



Bir röportajınızda 16 yaşında estetik yaptırmayı isteyen kız çocukları olduğundan bahsediyorsunuz. Son yıllarda size aşırı genç yaşta estetik işlemler için başvuran kişilerin oranı arttı mı?


Op. Dr. Metin Kerem
Op. Dr. Metin Kerem

Maalesef 18 yaş altında çocuk yaştaki kişilerden, dış görünüşlerinin değişimiyle ilgili gelen talepler giderek artmaya başladı. Bu çocuklar vücutlarındaki belli noktaların fiziksel özelliklerini takıntı hâline getirip bu konuda anne-babalar üzerinde ciddi baskılar kuruyorlar. Aileleriyle bizim karşımıza geliyorlar. Tabii ki biz, çocuğun kendi vücudu üzerinde kalıcı değişiklikler yapabilecek olgunluğa erişmeden bu tür bir operasyonu yapmayı doğru bulmuyoruz. Çoğunlukla reddediyoruz.


Bu kişiler ortalama kaç yaşında ve hangi işlemleri daha çok yaptırmak istiyorlar?

Bu çocuklar genellikle 15-20 yaş aralığında oluyor. Daha çok yüzle ilgili işlemler, özellikle burun estetiği, kaş kaldırma, gözün, bakışın değiştirilmesi gibi bir takım kozmetik operasyonlar için bizim kapımızı çalıyorlar.



Size daha çok aileleriyle mi başvuruyorlar yoksa tek başına mı?

Bize aileleriyle başvurmak zorundalar. Çünkü 18 yaşın altındaki bir çocuğun bizim kliniğimizden randevu alması mümkün değil. Biz, ebeveyni eşlik etmediği sürece kesinlikle o kişiyle görüşmeyiz. İster yurt içinden, ister yurt dışından gelsin, biz sadece ebeveynlerin olduğu bir senaryoda görüşmeyi kabul ediyoruz.



Aşırı genç yaşta estetiğe olan bu artış için hangi faktörlerin rol oynadığını düşünüyorsunuz?

Ben bu artışta büyük ölçüde sosyal medya devriminin rol aldığını düşünüyorum. Çocukların TikTok, Instagram gibi yeni akım sosyal medya ortamlarında maruz kaldıkları ve özendikleri fiziksel özelliklerin buna yol açtığını düşünüyorum. Ayrıca çoğunlukla görünen, özenilen ve benzemek istenen figürlerin de görüntüleri gerçek değil! Onların da çoğu edit’lenmiş, filtrelenmiş görüntüler ama bu çocuklar, onları görüp hayran oluyor ve öyle olmak istiyorlar. Bu tabii aslında bizden çok ergen psikiyatrisi açısından değerlendirilmesi gereken bir durum. Bizim burada bilinçli bir cerrah olarak yapmamız gereken, çocukları doğru zamana dek ameliyat etmemek.



Sizce estetik işlemler, uygulamalar, dokunuşlar için minimum yaş kaş olmalı? Yüz hatları, kemik yapıları ne zaman olgunlaşma sürecini tamamlıyor?

Estetik işlemler için minimum yaş diye bir kural yok. Bireyin kendi vücudunda kalıcı değişiklikler yapabilecek olgunluğa ulaşması demek, 18 yaşını geçmesi demek. Cezai ehliyetinin olduğu, imzasının geçerli sayıldığı yaşı geçmiş olması gerekiyor. Bunun altındaki yaşlarda biz genellikle, çocuğun sosyal hayatındaki değişimini etkileyecek kadar önemli olan, onun sosyal ortamlarda aşağılanmasına ya da rencide edilmesine sebep olabilecek ve dolayısıyla ruhsal gelişimi üzerinde olumsuz etkiler bırakabilecek senaryoda harekete geçiyoruz. Tabii onu takip eden psikiyatristlerin de onayı şart. Psikiyatrisiyle kar-zarar hesabı yaparak ruhsal gelişimi açısından daha sağlıklı olduğu konusunda mutabık olursak yaşından önce birtakım ameliyatları yapmamız mümkün olabiliyor. Tabii bunlar çoğunlukla doğumsal anomaliler ya da çok bariz birtakım sorunlar oluyor. Ve yahut da çocuğun fiziksel sağlığını bozan, burundan nefes alamama ve bu nedenle oluşan sinüzit atakları durumlarında o çocuğun burnuna dokunabiliyoruz. Ama ideal olanı hem iyi sonuç alabilmek hem alınan sonucun kalıcı olması açısından çocuğun genellikle 18-20 yaş aralığını bitirmiş olmasıdır. Özellikle yüz ve vücut estetiğiyle ilgili 20 yaş sonrası birtakım işlemleri yapmak daha doğru. Ayrıca insanın kemik yapısının değişimi doğduğumuz gün başlayıp öldüğümüz gün biten bir süreç. Belli bir yaşa bağımlı olmaksızın her yaşta kemik yapıdaki değişiklikler sürüyor. Ancak yaşamın ilk 18-19 yılında bu değişim daha belirgin. Yani büyüme ve olgun yüz ifadesinin oturması anlamında daha hızlı bir değişim oluyor. Aslında bu süreç hiçbir zaman durmuyor. 20, 30, 40 yaşlarından sonra da kemik yapılardaki olgunlaşma devam ediyor.



Yasadaki 18 yaş sınırının istisnası nedir?

Bunun istisnası çocuğun fiziksel veya ruhsal gelişimini bozan bir sorunun olması ve bunun çocuk psikiyatristi tarafından da desteklenmiş olmasıdır.



Bu konuda hekimlere düşen sorumluluk nedir? Onları çocuk psikiyatrlarına yönlendirmek çözüm olabilir mi?

Bizim plastik cerrahlar olarak klinik tabloyu çok iyi değerlendirmemiz lazım. Buradaki çocuğun bize şikayet ettiği fiziksel sorun gerçek bir eksiklik, onu toplum içinde küçük düşüren ve rencide eden bir durum mu yoksa sadece basitçe vücudunun bir yerini beğenmemesi mi; bunun ayırdına iyi varmamız gerekiyor. Bu noktada gençler, genellikle anne-babayı da baskı altına alır ve çaresiz bırakırlar. Anne-babanın, çocuğun biraz daha sabırlı olması için genelde bizim desteğimize ihtiyacı oluyor. Ve bu noktada bizim anne-babaların elinden tutmamız gerekiyor. Öte yandan çocuğun hırçın ve ısrarlı biçimde ‘ben bunu yaptırmak istiyorum’ demesinin altında acaba başka ruhsal sıkıntılar olabilir mi diye çoğu zaman bir çocuk psikiyatristinden de fikir almak gerekebiliyor.


Bodrum Dergi Web Sitesi © Yabancı Ses Prodüksiyon tarafından hazırlanmıştır.

bottom of page