Bodrum, Ortakent Mahallesi’nde, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile imara açılan 1 milyon 100 metrekarelik hazine arazisi ile ilgili olarak Bodrum Belediyesi’nce Danıştay’a açılan dava sonuçlandı. Danıştay Altıncı Dairesi, Yürütmenin Durdurulmasına karar verdi.
Ortakent Mahallesi, 353 ada 15, 60, 61, 62, 64, 116, 134, 135, 137 sayılı parsellere yönelik 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliği ile 1/25.000 ölçekli nazım imar planı, 1/5000 ölçekli koruma amaçlı nazım imar planı ile 1/1000 ölçekli koruma amaçlı uygulama imar planına ilişkin 21.08.2020 tarih ve 31220 sayılı Cumhurbaşkanı kararının 20.08.2020 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanmasının ardından Bodrum Belediyesi öncülüğünde kentteki tüm paydaşlarla birlikte, 1 milyon 100 bin metrekarelik kentsel yeşil alanın imara açılmak istenmesine tepki gösterilmişti.
Bahse konu bölgede yapılaşmanın önünü açan karar için çeşitli eylem ve basın açıklamaları düzenlenirken Bodrum Belediye Başkanlığı da yürütmenin durdurulması ve kararın iptali için Danıştay’a dava açtı.
Danıştay Altıncı Dairesi; “Davaya konu planların yapıldığı alan 3. derece doğal sit alanı olarak ilan edilmiş bir bölgenin içinde olup çeşitli arkeolojik sit alanları, kalıntılar ve tescilli yapıları da barındırdığından 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununa uygun olması gerekirken davaya konu 1/5000 ölçekli koruma amaçlı nazım ve 1/1000 ölçekli koruma amaçlı uygulama imar planlarının plan açıklama raporunda doğal sit alanına ve alan içinde yer alan arkeolojik sit alanlarıyla tescilli kalıntı ve yapılara ilişkin alan araştırması yapıldığı, ancak bu verinin plan kararlarını nasıl şekillendirdiğine, doğal ve arkeolojik alan koruma yaklaşımı olarak nasıl bir plan yaklaşımı benimsendiğine ilişkin hiçbir açıklamanın yer almadığı, orta ve kuzey bölgelerinde yer alan tüm arkeolojik sit alanlarının ve korunması gerekli taşınmaz kültür varlıklarının yeşil alanlar içine isabet edecek biçimde bir planlama yapıldığı, ancak en güneyde yer alan 3. derece arkeolojik sit alanının diğerlerinden farklı olarak ticaret+turizm+konut olarak belirlenen kullanımın içinde yer aldığı, hatta üzerinden taşıt yolu da geçtiği, 2863 sayılı Kanun gereği bir arkeolojik sit alanı ile ilişkili olarak etkileşim-geçiş sahalarının, koruma esasları ve kullanma şartları ile yapılaşma sınırlamalarının planda belirtilmesi ve plan kararlarını yönlendirmesi, şekillendirmesi ve sınırlandırması gerekirken bu doğal sit ve arkeolojik alana ilişkin olarak plan paftasında bir koruma yaklaşımının benimsenmemiş olmasının 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununa aykırılık taşıdığı sonucuna ulaşılmıştır. Bu itibarla, dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı, hukuka aykırı imar planlarının uygulanması hâlinde giderilmesi güç veya imkânsız zararların doğacağı sonucuna ulaşılmıştır” gerekçeleriyle açıkladığı kararında “2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 6352 sayılı Kanun ile değişik 27. maddesinin 2. fıkrasında öngörülen şartların birlikte gerçekleştiği anlaşıldığından davacının yürütmenin durdurulması isteminin kabulüne, dava konusu işlemin YÜRÜTÜLMESİNİN DURDURULMASINA” hükmetti.
Başkan Aras, “Bodrum’a rant gözüyle bakılmamalı”
Bu süreçte duyarlılık gösteren Bodrum Kent Konseyi, TMMOB, diğer ilgili tüm STK, Dernek, siyasi parti temsilcileri ve çevre gönüllüsü vatandaşlara teşekkür eden Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras, “Mülkiyeti Maliye Hazinesi adına kayıtlı bulunan ve yüzölçümü toplamı 1.102.309,61 metrekare olan araziye ilişkin Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nca hazırlanan plan değişikliklerinin 5 Ekim 2020 tarihinde askıdan inerek yürürlüğe girmesinin ardından hukuki mücadelemizi başlatmıştık. 6 Ekim 2020 tarihinde Danıştay nezdinde yürütmenin durdurulması ve iptali istemiyle de davamızı açmıştık. Planlarda yapılan değişiklilerle kentin nefes aldığı önemli alanlardan biri konut, ticaret ve turizm alanına dönüştürülecekti. Doğal, tarihi ve kültürel zenginliği ile 3500 yıllık bir geçmişe sahip Bodrum’da tüm paydaşlarımızla bu kenti korumaya ve yaşatmaya çalışıyoruz. Bodrum'un bir rant alanı olarak değil korunacak bir dünya mirası olarak görülmesi gerekiyor.”