Seksenler dizisi, dünyanın yaşadığı bu sıkıntılı dönemde; unutulmaz anıları, özlem çektiğimiz güzel duyguları bizlere hatırlatıyor. Teknolojinin henüz hayatımızı esir almadığı, içten duygularla yaşanan dostlukların ve mahalle kültürünün en sıcak hâliyle yaşandığı o günlerin, çağımızla karşılaştırıldığı bu güzel dizideki 2 önemli değeri maalesef son dönemde kaybettik.
İlk önce büyük usta Rasim Öztekin hemen ardından da Kemal Kuruçay aramızdan ayrıldı. Zamansız vedaları hepimizi çok üzdü. Bıraktıkları birçok unutulmaz eserin yanında, yıllarca hasretle izlediğimiz o günleri de evlerimize getirdiler. Onları tekrar saygı ile anıyorum. Mekânları cennet olsun.
Yaşanan bu kayıplara bakınca, özellikle son kaybımız Kemal Kuruçay’ın ölümü hepimizi düşünmeye sevk etmeli. Halk sağlığının en önemli yaklaşımı olan, “koruyucu hekimlik” uygulamaları kapsamında; önlenebilir hastalıklar ve kazalar neticesinde kaybettiğimiz her değerimiz, maalesef önleyebileceğimiz olaylara katlanmamızın sonucudur. Ayrıca Kemal Kuruçay’ın ölümü sette, çalışırken ya da rolüne hazırlanırken olduğu için işyerinde yaşanan bir ölümdür. İş kazası tanımına uyan bir durumdur.
Bu durum da bize sinema, dizi vb. sahne sanatlarının icrası sırasında uygulanacak iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini gözden geçirmemiz gerektiğini vurguluyor. İçerisinde kesici ve delici alet kullanımı, patlayıcı ve yangın ortamlarında çalışma, yüksekte çalışma, motorlu araçlarla çalışma, stres altında çalışma gibi birçok risk faktörünü barındıran set çalışmaları, iş sağlığı ve güvenliği uygulamalarına harfiyen uyularak yapılması gereken işlerin başında gelmektedir.
Örneklerini vermeye çalıştığım bu riskler içerisinde en masum ve görünmez olan stres altında çalışma faktörü bile set çalışanları için en büyük risktir. Psikososyal risk faktörleri olarak tanımladığımız bu tür risk faktörlerini tetikleyen unsurların başında; zaman kısıtlılığı, başarma hırsı, rayting kaygısı, gelir beklentisi sayılabilir. Her hafta 2-3 saat süren dizileri bizlere nefessiz izleten sanatçılar ve onların set ekibi, insan üstü gayretlerle çabalamakta ve çalışmaktadır.
Bir sinema filminin aylarca süren çekimlerine karşın, özellikle dizi çekimleri bir sinema filminden bile uzun, haftalık bölümlerle karşımıza gelmektedir. Bu da daha uzun süreli setler ve çekimlerle ancak mümkündür ve harcanan emek çok daha yoğundur. Yaşanan bu zaman kısıtlılığı da yüksek stres altında çalışılmasına sebep olmaktadır.
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununda, iş kazası “işyerinde veya işin yürütümü nedeniyle meydana gelen, ölüme sebebiyet veren veya vücut bütünlüğünü ruhen veya bedenen özre uğratan olay” olarak tanımlanmıştır. Kemal Kuruçay sette yani işyerinde çalışırken kalp krizi geçirmiş, sanatına ve hayata veda etmiştir. Olay doğrudan yaşanan bir kaza vb. olay olmamasına rağmen bu tür olaylar 6331 sayılı yasamıza göre iş kazası olarak kabul edilmekte ve iş kazası nedeniyle ölüm olarak kayıtlara geçmektedir.
Yaşanan kalp sorunu; birçok farklı sebepten, muhtemelen fiziksel bir nedenle olmuş olabilir. Ancak böyle bir olayda; fiziksel olarak yaşanan kalp problemlerinin periyodik olarak takibi, çalışma ortamında bu fiziksel problemleri tetikleyecek olumsuz şartların var olup olmadığı, stres ve baskı altında çalışıp çalışmadığı, her hafta yüksek tempo ile ortaya çıkan çalışma şartlarının hem psikososyal faktörler açısından hem de çalışma şartlarının yasalara uygun olup olmadığı mutlaka sorgulanacaktır.
Sahne sanatları sektörü, diğer sektörlere göre ortalama eğitim düzeyi ve hayat felsefesi açısından daha avantajlı durumdadır. Fakat, çok fazla emek isteyen bir sektör olduğu için, bile bile yaşanan bu kayıplar, toplum olarak canımızı daha fazla yakmaktadır. Tüm emekçilerimize olduğu gibi sahne sanatlarına emeği geçen tüm çalışanlara da sağlık güvenliğini korumak adına farkındalık artırıcı çalışmaların önemini her fırsatta vurgulamalıyız.